12 Ekim 2010

HAYVANCILIK YATIRIMI FIRSATI


Hayvancılık yatırımları için ilk kez sıfır faizli kredi veriliyor. Faiz sübvansiyonu için 50 olan büyükbaş hayvan limiti 10’a düşürüldü. 25’in üzerinde keçi, 50’nin üzerinde koyun yatırımı yapanlar da destekten yararlanabiliyor.


İTHALAT GEÇİCİ ÇÖZÜM

Et fiyatlarında spekülasyonlar artıp fiyatlar vatandaşı rahatsız edince, Et Balık Kurumu’na 100 bin ton canlı kasaplık ve besilik sığır ithal izni verildi. Et ve Balık Kurumu aracılığıyla et fiyatlarını kontrol almaya çalışan hükümet, özel sektöre de canlı kasaplık sığır ithalatı yetkisi verdi. Resmi Gazete'de yayınlanan kararla ithalat yetkisi alan firmalar, yurtdışından kesim için büyükbaş hayvan getirebilecek. Spekülasyonu bitirmeyi amaçlayan ithalat yetkisinde firmalara sınır koyuldu. Daha önce besilik dana ithalatı izni verilen firmalar, yüzde 40 gümrük vergisiyle kasaplık canlı sığır da getirebilecek. Söz konusu vergi, 31 Aralık 2010 tarihinden yüzde 135 olarak uygulanacak.

2 YILI ÖDEMESİZ 7 YILLIK KREDİ

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, hayvancılık sektöründeki girişimcilere, 1 Ağustos itibariyle sıfır faizli yatırım ve işletme kredisi verilmesi için düğmeye bastı. Krediyi, Ziraat Bankası dağıtıyor. Projeyle 34 bin kişiye yeni istihdam açılması ve Türkiye ekonomisine yıllık 4.5 milyar TL katkı sağlanması amaçlanıyor.Süt sığırcılığında, damızlık etçi sığır yetiştiriciliğinde, büyükbaş, manda, küçükbaş (koyun, keçi) yetiştiriciliğinde sıfır faizli kredi alınabiliyor. Söz konusu kredilerin geri ödemesi 7 yılda yapılacak. Üst limitin 7.5 milyon TL olacağı kredi, en üst limitten alındığında yaklaşık bin baş damızlık hayvan alımını karşılayabilecek.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, bu destekler sayesinde ilk yıl için 100 bin baş damızlık sığır manda, 2 milyon baş damızlık koyun-keçi ve 600 bin baş besi sığırına ulaşılmasını hedefliyor. Böylece bir yılda 525 bin ton ilave süt üretimi, 260 bin ton ilave et üretimi, 85 baş ilave buzağı üretimi ve 1 milyon 728 bin baş da ilave kuzu üretimi sağlanacak.

ÜST LİMİT 7.5 MİLYON TL

Sıfır faizli yatırım ve işletme kredisi, aslında son yıllarda girişimcilere sunulan en önemli destek. 7.5 milyon TL’lik üst limit de azımsanmayacak bir rakam.Diyelim ki 7.5 milyon TL’lik kredinin tamamını kullandınız. Bununla nasıl bir yatırım yapabilirsiniz?
Bu krediyi kullanmak için zaten en az 2.5 milyon TL’lik özkaynağınızın olması gerekiyor. Ayrıca Ziraat Bankası’nın bu krediyi verirken sizden borcunuzun yüzde 25-30’u kadar teminat isteyeceğini de belirtelim. Bu yüzden maksimum krediyi sıradan bir aile işletmesinin değil, orta ölçekli şirket ve işadamlarının kullanması olası görülüyor.

CANLI HAYVAN FİYATI YÜKSEK

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 7.5 milyon TL kredi kullanan bir yatırımcının 1.000 başlık besi çiftliği kurabileceğini öngörüyor. Bu halen sektördeki yatırımcılar için de olası bir rakam olarak kabul ediliyor.Besicilik yapacaklar Kars, Ardahan, Erzurum, Yozgat, Amasya, Kayseri gibi illerdeki pazardan 200-300 kilogram ağırlığında erkek hayvan (dana) alıyor. Bugünlerde pazarda besiye uygun canlı hayvanın kilosu 12- 12.5 TL’den gidiyor. Bir yıl önce bu rakamın 7-8 lira olduğunu belirtelim. Yani yatırımcıları bugünlerde en çok zorlayan nokta bu...200-300 kilolukken alınan danalar, 6-8 ay arasında besleniyor. Yerli ırklarla melezlenmiş montofon, holştayn, simental ırkı hayvanlar bu süre sonunda 550 kilograma kadar ulaşıyor. Bu kilolara geldikten sonra besiciler ya bu hayvanları canlı ya da kesimhanelerinde kesip kemikli karkas et (derisi, ayakları, başı ayrıldıktan sonra kalan bölüm) olarak satıyorlar. Genelde ideal büyüklüğe ulaşmış danalardan toplam kilosunun yüzde 55-60’ı kadar kemikli karkas çıkıyor. Halen kemikli karkas etin fiyatı 17-17.5 TL arasında.

OPTİMUM NOKTALAR

Elbette herkesin krediyi en üst limitten alıp da hayvancılığa yatırım yapmasına gerek yok. Yine de bu işe yeni girecekler için yatırım danışmanlarının tespit ettiği optimum noktalar var.
Damızlık işletmesi kuracaklar için 100 başın altı rantabıl görünmüyor. Besi işletmesi kuracaklara genelde 200 baş ve üzeri işletme kurması tavsiye ediliyor. Süt hayvanı yetiştirecekler içinse en az 100 başlık çiftlik uygun görülüyor.Bakanlık, son teşviklerden yararlanma sınırını ise daha düşük tuttu. Süt sığırcılığı ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde en az 10; damızlık etçi sığır ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde ise en az 50 baş kapasiteye sahip işletmeler yatırım kredisi için başvurabiliyor. Büyükbaş hayvan besiciliği konusunda en az 10 baş kapasiteye sahip işletmeler, işletme kredisi için Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine başvuru yapabiliyor

YEMİ KENDİNİZ ÜRETİN

Bir besi işletmesinde giderlerin yaklaşık yüzde 75’ini yem oluşturuyor. Yani bu işten kar edebilmek için kaba yemi de yatırımcının üretmesi olmazsa olmaz olarak görülüyor. Zaten büyük işletme sahipleri de böyle yapıyor.Besicilikte hayvan başına 1.5-2 dönüm, süt sığırcılığında ise 2-4 dönüm yem yetiştirme alanına ihtiyaç var. Kaba yem olarak silajlık mısır, ot, fiğ, buğday ve yonca ekiliyor.Devlet yem ekimini de destekliyor. Örneğin, silajlık mısır (sulu) ekimine dekar başına 50, yonca (sulu) ekimine ise 125 TL geri ödeme yapılıyor. Yemde yapacağınız ufak bir iyileştirme bile işletmenizin karlılığını önemli oranda artırabiliyor.

SÜT VE PEYNİR DE KAZANDIRACAK

Türkiye’de son desteklerle sadece et değil, süt hayvancılığının da geliştirilmesi planlanıyor. Uzmanlar, 2008-2009 yıllarında sütün değerli olmadığı düşüncesiyle 1 milyon ineğin kesildiğini, bu yüzden de ciddi sorun yaşandığını hatırlatıyor. Son 6-7aydır ise süt ve süt ürünleri iyi karlar getiriyor.Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de 2008 yılı sonu itibariyle 23 milyon 974 bin baş koyun, 10 milyon 860 bin baş sığır, 86 bin 297 baş da manda bulunuyor. Aynı yıl itibariyle 747 bin tonu koyun sütü olmak üzere toplam 12 milyon 243 bin ton süt üretildi. Bunun da 2008 sonu itibariyle yüzde 91.93’ü inek sütü, yüzde 6.10’u koyun sütü, yüzde 1.71’i keçi sütü, yüzde 0.26’sı ise manda sütü şeklinde oluştu.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri, süt üretiminin son 10 yılda 8-9 milyon tondan 12.5 milyon tona ulaştığına işaret ederek, süt üretiminin artmasında büyükbaş hayvanlarda yürütülen ve desteklenen hayvan ıslah çalışmalarının etkili olduğunu vurguluyor.

KEÇİ YATIRIMI DAHA CAZİP

Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği de son teşviklerden nasibini aldı. Koyun yetiştiriciliğinde en az 50 baş, keçi yetiştiriciliğinde ise en az 25 baş kapasiteye sahip işletme kurmak veya kurulu işletmesinin kapasitesini artırmak isteyenlere 5 yıl vadeli yatırım kredisi kullandırılıyor. Tabii bu kredinin sıfır faizli olduğunu belirtelim.2009 yılı TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 26.8 milyon baş koyun ve keçi varlığı bulunuyor. Bu sayının 5.1 milyonu keçiden oluşuyor. Büyükbaş hayvan varlığımızda olduğu gibi son 20 yılda küçükbaşta da ciddi azalma var. 1980’li yıllarda 55 milyona yakın küçükbaş hayvanımız olduğu biliniyor. Nitekim bu açığı gören pek çok yatırımcı son yıllarda küçükbaşa yatırım yapmaya başladı. Özellikle de keçiye...Devlet, keçide özellikle saanen ırkını teşvik ediyor. Saanen keçisine yoğun ilgide, son dönemlerde keçi sütüyle yapılan ürünlere tüketici talebi önemli rol oynuyor.

Kaynak: Para Dergisi

09 Ocak 2010

KANOLA YETİŞTİRİCİLİĞİ

Bitkisel yağ kaynağı olarak Kanola ülkemize II. Dünya savaşı sırasında Bulgaristan ve Romanya'dan Gelen göçmenlerle kolza adı ile ülkemize girmiş ve Trakya'da ekim alanı bulmuştur. Ülkemizde rapiska, rapitsa, kolza isimleriyle de bilinen kanola kışlık ve yazlık olmak üzere iki fizyolojik döneme sahip bir yağ bitkisidir. Kanola tanesinde bulunan%38-50 yağ,%16-24 protein,zengin oleik ve linoleik asit miktarı ve yağının kaynama noktasının yüksek olması (238 0C) nedenleriyle önemli bir yağ bitkisidir.
İklim ve Toprak İstekleri::
Kanola bitkisi kışlık ve yazlık olarak yetiştirilebilmektedir. Ülkemizde genellikle kışlık kanola tarımı yapılmaktadır. Kışlık kanola kışa kar altında -15 0C 'ye kadar dayanıklıdır.Ancak kışa girerken rozetleşmesini tamamlamış olması gerekmektedir. Bunun için Ekim ayının başında tavlı toprağa ekilmeli ve çıkışı sağlanmalıdır.Kışa rozet dönemi oluşmadan giren kanola bitkileri sıfırın altındaki sıcaklıklardan zarar görmektedir.Yazlık kanola daha çok ılıman iklim bölgeleri olan Ege ve Akdeniz'de yetiştirilmektedir.Konola bitkisi kumlu ve hafif topraklar dışında hemen hemen her toprakta yetişmektedir. Su tutan, göllenen tarım alanlarında çok zarar görmektedir. En iyi yetiştiği toprak humuslu, derin yapılı, nötr veya hafif alkali ve hafif asit topraklardır (pH: 4.2-7.2).
Toprak Hazırlığı::
Kanola tohumu çok küçük ve çimlendikten sonra toprak yüzeyine çıkış yüzdesi düşük olduğundan tohum yatağının iyi hazırlanması gerekmektedir. Mümkünse iç bölgelerde buğday hasadından sonra gölge tavına sürüm yapılmalıdır. Daha sonra kazayağı ve tırmık ile tohum yatağı keseksiz ve tavı kaçırmadan hazırlanmalıdır. Ekimden önce toprağın yüzeyinin düzgün olması ve bastırılması için tapan çekilmelidir. Tapan çekilmezse tohumlar derine gideceğinden üniform düzgün bir çıkış sağlanamaz.
Ekim Zamanı::
Ekim zamanı toprak ısısı ile yakından ilgilidir. Çimlenmenin iyi olabilmesi için toprak ısısı en az 10-12 0C olmalıdır. Kanola ekim zamanı Trakya, Marmara, Ege, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 15 Eylül- 15 Ekim tarihleri arasında yapılmalıdır. Karadeniz bölgesinde sahil kuşağında en uygun ekim zamanı 15 Eylül- 20 Ekim tarihleri, iç kesimlerde 20 Eylül- 10 Ekim tarihleri kanola için uygun ekim zamanıdır. Bu şekilde iyi çıkış yapan kanola bitkileri kışa 4-6 yaprak (rozet dönemi) arasında girer ve kuvvetli bir kök sistemini geliştirerek soğuktan zarar görmez. Eğer kanola ekimleri Kasım ayına sarkarsa genç fideler zarar görmektedir. Bu nedenle kanola ekiminde geç kalınmamalıdır.
Tohumluk::
Kanola tarımında tohumluğun önemi büyüktür. Çiftçiler kendi hasat ettikleri üründen kesinlikle tohumluk olarak ayırmamalıdır. Çünkü kanola bitkisi % 34 lere varan ölçüde yabanı hardal türleri ile melezlen-diğinden ikinci yıl hasat edilen ürün tohumluk olarak ekildiğinde hasat edilen ürünün yağında erusik asit ve küspesinde glukosinalat oranı artacaktır. Her yıl kontrollü olarak üretilen sertifikalı tohumlukların üreticiler tarafından alınması gerekmektedir. Alınacak tohumluğun ekileceği bölgede denenmiş ve kış soğuklarına dayanıklı olması gerekmektedir.
Ekim Şekli::
Kanola ekimi yonca ekim makinası gibi küçük tohumları ekebilen mekanik yada pnomatik mibzerlerle yapılmalıdır. Üreticiler gelişmiş ekim makinalarını kullanarak sıra arası, sıra üzeri ve ekim derinliğini kolaylıkla ayarlayabilirler. Bu tip gelişmiş ekim makinaları ile ekimde 1 da a kullanılan tohum miktarından önemli tasarruf sağlanmakta, 1 da 800-1000 gr yeterli olmaktadır ve düzgün bir çıkış elde edilmektedir.Kanola akiminde sıra arası mesafe 20 cm, sıra üzeri mesafe ise 3-4 cm arasında olabilir. Ekim derinliği 1.5-2 cm civarında olmalıdır. Aşırı sık ve derin ekimden kaçınılmalıdır. Derin ekimde çıkışlar mütecanis olmaz, geç kalır ve kışa iyice gelişmeden gireceğinden zarar görür. Sık ekim için de aynı zayıf gelişme söz konusudur. Zayıf kök yapısına sahip kanola bitkileri kış soğuklarından önemli ölçüde zarar görmektedir. Bazı gevşek yapıdaki topraklarda ekimden sonra merdane geçirilirse çıkış iyi olmaktadır.
Bakım::
Normal zamanında yapılan ekimlerde kanola gür geliştiği için içerisinde yabancı ot barındırmaz. Tarlada yabancı ot olarak hardal varsa kanola ekilmez. Çünkü ikisi de aynı familyadan olduğundan mücadelesi zordur ve daha sonra hasat edilecek kanola ürününe karışarak kaliteyi bozar. Ayrıca kanola bitkileri Nisan ayına kadar olan gelişme döneminde toprakta taban suyu yüksekliğine ve su tutmasına karşı çok hassas olduğundan yağışlı dönemlerde tarlada göllenme olursa hemen su tahliye edilmelidir.
Gübreleme::
Kanola her 50 kg verim için toraktan 1 kg S (kükürt) kaldırmaktadır. Buna göre uygulanacak gübre formlarının amonyum sülfat türü olmasına dikkat edilmelidir. İyi bir verim alabilmek için dekara 12-14 kg saf azot, 7-8 kg fosfor verilmelidir. Azotlu gübrenin yarısı ( 6 kg/da), fosforlu gübrenin tamamı ekimle birlikte, azotlu gübrenin diğer yarısı Şubat sonu Mart başında sapa kalkma döneminde verilmelidir.
Ekim Nöbeti::
Kanola yetiştiriciliğinden yüksek verim alabilmek için mutlaka münavebe yapılmalıdır. Kanolanın gireceği bazı münavebe modelleri şu şekilde olabilir;
1. Model: Ayçiçeği + Kanola + Buğday +Mısır
2. Model: Buğday + Kanola + Baklagil + Ayçiçeği
3. Model: Buğday + Kanola + Şekerpancarı + Kavun-Karpuz
4. Model: Ayçiçeği + Kanola + Buğday
Kanola Tarımında Yabancı Ot Mücadelesi::
Yabancı ot mücadelesi kanolanın ilk yetişme devresinin ilk ayında çok önem taşır ve yapılması % 20-30 oranında daha fazla verim alınmasını sağlayabilir. Hızlı gelişme yeteneğine sahip yabancı otlar özellikle ilk gelişme devresinde faydalı tarla alanını kaplayarak kanola bitkisinin gelişmesini engelleyerek ve bitki besin maddelerine ortak olarak önemli oranda zarar yaparlar. Kanola bitkisi 30-40 cm boyunda olduğunda gür gelişip, gölge yaparak diğer yabancı otların gelişmesini büyük oranda engellemektedir.
Kanola Hastalık ve Zararlıları::
Kanolanın önemli zararlıları toprak pireleri, tarla salyangozu, kanola sap hortumlu böceği, lahana kelebeği ve yaprak bitidir. Özellikle Trakya'da bazı lokasyonlarda lahana kelebeği ve Karadeniz Bölgesinde de yaprak biti zararı fazladır. Yaprakların ve çiçek saplarının öz suyunu emerek beyazlama yapmakta ve önemli verim kayıplarına neden olmaktadır. Bu zararlılar ile ilaçlı mücadele yapılmalıdır.
Önemli hastalıkları ise mildiyö, kolza kök uru, kurşuni küftür. Trakya'da hastalıklar pek yaygın değildir.
Kanola Tohum Bağlama::
Kanola çiçeklenme döneminde tozlanma için çeşidin kendine tozlanmasının az veya çok olmasına bağlı olarak yüksek oranda bal arılarına ihtiyaç duyar. Bu nedenle çiçeklenme dönemindeki sürede kanola tarlaları yakınında arı kovanı bulunması harnuplarda (kapsüllerde) döllenme ve tane tutmayı artırır. Çiçeklenme ve döllenme bitkide alttan yukarı doğru olmaktadır. Nisan sonu Mayıs ayı başlarında kanolanın çiçeklenmesi arılara bol miktarda çiçek tozu sağlamaktadır.
Hasat ve Depolama::
Kanola, havaların sıcak veya yağışlı gitmesine ve çeşidin erkenciliğine bağlı olarak çiçeklenmeden 40 ile 50 gün sonra hasat olumuna gelir. Trakya'da 10 Haziran, Akdeniz'de 10 Mayıstan itibaren kanola hasadı yapılabilmektedir. Kanola hasat olumuna geldiğinde bitkilerin sap, yaprak ve kapsülleri tamamen kuruyup sararır. Kırmızımsı sarı bir renk oluşur. Tohum kahverengiye dönüşmüşse hasat zamanı gelmiş demektir. Kanola bitkisinde olgunlaşma aşağıdan yukarıya doğrudur. Hasatta bitkileri tam olgunlaşması beklenirse alt kapsüllerde çatlama ve dökülmeler görülür. Erken hasatta ise üst kapsüller tam olgunlaşmadığından hasat kaybı olur. Kanola taneleri çok küçük olduğundan hasada başlamadan önce biçerdöverin ayarları çok iyi yapılmalıdır. Dekardan alınan verim ekilen çeşidin verim gücüne ve toprak verimliliği ile iklim koşullarına bağlı olarak 250-350 kg arasındadır. Emniyetli bir depolama için tanelerin rutubeti %9 u geçmemelidir. Kuru ambarlarda depolanmalıdır. Aksi halde çok çabuk kızışma olur ve küflenir.
Sonuç::
Sonuç olarak kanola tarımında çiftçilerimizin birim alandan daha yüksek verim elde etmeleri ve kazançlarını artırmaları buraya kadar belirtilen yetiştirme tekniği esaslarını tam olarak uygulamalarına bağlıdır. Kanola tarımı konusunda daha geniş bilgi almak isteyenler en yakın Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Araştırma Enstitüleri ile Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine başvurdukları takdirde kendilerine yardımcı olunacaktır.
Kaynak:ziraatci.com