31 Aralık 2009

TÜRKİYE TARIM HAVZALARI ÜRETİM VE DESTEKLEME MODELİ

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın, 527 milyon veriyi değerlendirerek, 3 yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı “Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli” 2010 yılında hayata geçiriliyor. Türkiye, önce 190 havzaya ayrıldı, daha sonra yapılan birleştirmelerle 30 temel havza belirlendi. Yeni düzenleme tarımda üretim ve destekleme modelini sil baştan değiştirecek. Daha önce ürün bazında verilen destekler bu modelin uygulanması ile sadece havza bazında verilecek. Desteklenecek ürünler havzalara göre belirlendi. Bazı havzalar daha yüksek destek alacak.
İlk uygulama 2010 yılında!!!

Havza Üretim ve Destekleme Modeli prim desteği verilen arpa, aspir, ayçiçeği, buğday, çavdar, çay, çeltik, kuru fasulye, kanola, mercimek, mısır, nohut, pamuk, soya, yulaf ve yağlık zeytin olmak üzere toplam 16 üründe ve 2010 yılında uygulanacak. 2010’dan itibaren, çiftçiler sadece bu ürünlerin desteklendiği havzalarda üretim yaparlarsa destek alabilecek. Uygulanacak model ile bu ürünlerin en yüksek verim elde edilecek havzalarda üretilmesi sağlanacak. Bunun için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yaptığı analiz ve denemelerle ürün bazında en yüksek verimin alınacağı alanları belirledi. Bu alanlarda deneme üretimleri yapıldı. Havzanın ortalama sıcaklık, yağış, yükseklik, toprak derinliği, eğim değerleri ile ürünün istekleri karşılaştırıldı. Her havza için ürünlerin verim, maliyet ve üretici satış fiyatı değerlendirildi. Böylece her havza için en uygun ürünler seçildi.Bu çalışmalar sonucunda arpa, buğday ve mısırın 30 havzanın tamamında desteklenmesine karar verildi. Aspir üretimi 4 havzada destekleme kapsamından çıkarılırken 3 havzada destekleme kapsamına alındı. Ayçiçeği üretimi 5 havzada destekleme kapsamı dışında bırakıldı. Çeltik üretimi 11 havzada destekleme kapsamı dışında kaldı. Üç havzada zaten çeltik üretimi yapılmıyor. Dolayısıyla çeltik üretimi sadece 16 havzada desteklenecek. Son yıllarda üretimi yaygınlaşan kanola üretimi de 11 havzada destekleme kapsamı dışında kaldı. Bakliyat ürünlerinden kuru fasulye 6 havzada, mercimek 11 havzada nohut üretimi ise 5 havzada destekleme kapsamı dışına çıkarıldı.Türkiye’nin en sorunlu ürünlerinden biri olan pamuk ise iki havzada destekleme kapsamı dışında kaldı. Yağlık zeytin üretimi iki havzada destekleme kapsamına alınırken bir havzada destekleme kapsamı dışında bırakıldı.

::: Gap ve Çevresindeki Bölgelerde Belirlenen Tarım havzalarını, desteklenen ve destek dışı kalan ürünleri şöyle sıralayabiliriz :::

1-GAP,Harran,Mezopotamya::
Alanı (Ha): 2.305.165
Kapsadığı İller: Şanlıurfa, Mardin, Adıyaman, Şırnak
Desteklenecek ürünler :Arpa, aspir, ayçiçeği, buğday, çeltik, kanola, mercimek, mısır, nohut, pamuk, soya, yağlık zeytin
Desteklenmeyecek ürünler:Kuru Fasulye, yulaf
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay, çavdar
2- Ilısu, Karacadağ, Hasankeyf::
Alanı (Ha): 2.887.059
Kapsadığı İller: Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt, Adıyaman, Şanlıurfa
Desteklenecek ürünler :Arpa, aspir, ayçiçeği, buğday, çeltik, kanola, kuru fasulye, mercimek, mısır, nohut, pamuk,soya, yağlık zeytin
Desteklenmeyecek ürünler:-
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay, çavdar, yulaf
3- Antepfıstığı, Şahinbey::
Alanı (Ha): 936.233
Kapsadığı İller: Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş, Adıyaman
Desteklenecek ürünler :Arpa, ayçiçeği, buğday, kuru fasulye, mercimek, mısır, nohut, pamuk, soya, yağlık zeytin
Desteklenmeyecek ürünler:Çavdar, çeltik, kanola, yulaf
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay, aspir
4- Hatay,Antakya,Asi::
Alanı (Ha): 999.577
Kapsadığı İller: Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Kahramanmaraş
Desteklenecek ürünler :Arpa, ayçiçeği, buğday, çavdar, kanola, mercimek, mısır, nohut, pamuk, soya, yulaf, yağlık zeytin
Desteklenmeyecek ürünler: Çeltik, kuru fasulye
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay, aspir
5- Akdeniz,Çukurova,Toroslar::
Alanı (Ha): 3.819.005
Kapsadığı İller: Antalya, İçel, Adana, Burdur, Osmaniye, Hatay
Desteklenecek ürünler :Arpa, ayçiçeği, buğday, çavdar, çeltik, kanola, kuru fasulye, mısır, nohut, pamuk,soya, yulaf, yağlık zeytin
Desteklenmeyecek ürünler: Aspir, mercimek
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay
6- Fırat, Harput::
Alanı (Ha): 5.727.267
Kapsadığı İller: Kahramanmaraş, Malatya, Elazığ, Bingöl, Adıyaman, Adana, Kayseri, Diyarbakır, Batman, Sivas, Erzincan
Desteklenecek ürünler :Arpa, ayçiçeği, buğday, çavdar, kanola, kuru fasulye, mercimek, mısır, nohut, pamuk,yağlık zeytin
Desteklenmeyecek ürünler: Aspir, çeltik, soya, yulaf
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay
7- Gündoğusu, Çölemerik::
Alanı (Ha): 2.647.815
Kapsadığı İller: Şırnak, Hakkari, Van, Bitlis, Siirt
Desteklenecek ürünler :Arpa, aspir, buğday, çeltik, kuru fasulye, mercimek, mısır, nohut, pamuk Desteklenmeyecek ürünler:Ayçiçeği, çavdar, kanola, yulaf
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay, soya, yağlık zeytin
8- Malazgirt, Süphan,Van Gölü::
Alanı (Ha): 3.889.300
Kapsadığı İller: Muş, Bitlis, Van, Tunceli, Bingöl, Ağrı, Erzurum
Desteklenecek ürünler :Arpa, aspir, ayçiçeği, buğday, çavdar, kuru fasulye, mısır, nohut,
Desteklenmeyecek ürünler: Kanola, çeltik, mercimek, yulaf
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay, pamuk, soya, yağlık zeytin
9- Büyük Ağrı,Iğdır::
Alanı (Ha): 794.765
Kapsadığı İller: Ağrı, Iğdır, Kars
Desteklenecek ürünler :Arpa, ayçiçeği, buğday, çavdar, kanola, mısır
Desteklenmeyecek ürünler: Kuru fasulye, mercimek,nohut,yulaf
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay, aspir, çeltik,pamuk, soya, yağlık zeytin
10-Otlukbeli, Kösedağ,Munzur::
Alanı (Ha): 2.088.338
Kapsadığı İller: Erzincan, Sivas, Tunceli, Gümüşhane, Bayburt,
Desteklenecek ürünler :Arpa, buğday, çavdar, kuru fasulye, mısır, nohut, yulaf
Desteklenmeyecek ürünler: Kanola, aspir, ayçiçeği, çeltik, mercimek, soya
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay, pamuk, yağlık zeytin
11-Palandöken,Aras,Karasu::
Alanı (Ha): 3.361.198
Kapsadığı İller: Ardahan, Kars, Erzurum, Ağrı
Desteklenecek ürünler :Arpa, ayçiçeği, buğday, çavdar, kuru fasulye, mercimek, mısır, nohut, yulaf
Desteklenmeyecek ürünler: Çeltik, kanola,
Üretimi yapılmayan ürünler: Çay, aspir, pamuk, soya, yağlık zeytin

11 Aralık 2009

PAULOWNİA AĞACI YETİŞTİRİCİLİĞİ

Paulownia ağacı ;anavatanı Çin olan ve çok hızlı büyüyen,içinde ülkemizin de bulunduğu Kuzey yarıkürede yaklaşık 24 milyon dekar arazide özellikle keresteciliği için yetiştiriciliği yapılan ilk dikim yılında 5-6m boya ulaşabilen geniş yapraklı bir ağaç türüdür.Kullanım alanının geniş olması sebebiyle gelişmiş ülkelerde büyük ilgi görmektedir.Bilinen 9 çeşit pwl türü arasında P.Elongata,P.Tementosa ve P.Fortunei ülkemiz koşullarına uyum sağlamaktadır.Elongata ve Tementosa –28 C , +50 C sıcaklık dilimlerinde ve 0-2000m rakımlarında yetişebilmektedir.


TOPRAK İSTEĞİ : Pwl’nin adaptasyon kabiliyeti çok yüksek olduğundan ciddi bir toprak seçiciliği yoktur. Yetişebileceği pH aralığı 5-8.5 , optimum pH 5.5-7.5’dir.Max tuzluluk 1000ppm.dir.Kaba yapılı topraklarda , hafif ve orta killi topraklarda rahatlıkla yetişir.Pwl suyu seven bir bitki olmasına karşın yüksek taban suyu istemez.Taban suyu toprak yüzeyinden 1-1.5m aşağıda olmalıdır.Ağır killi veya kireçli topraklarda aşırı maliyet getirmeyecek gübreleme programları ile iyi bir yetiştiricilik yapmak mümkündür.
İKLİM İSTEĞİ : Pwl 0-2000m rakım ve –28 C , +50 C sıcaklık dilimleri arasında yetiştirilebilir.Isı ve ışık ihtiyacı yüksektir.Serin bölgelerde Pwl nispeten yavaş yetişmekte fakat sıcak bölgelere oranla daha kaliteli kereste vermektedir.Pwl direk güneş ışığı alan yerlere dikilmelidir.Yağış miktarının düşük olduğu bölgelerde sulama şarttır.Pwl yetiştirmek için kavak baz alınabilir.Kavak yetiştiriciliği yapılan tüm bölgelerde Pwl yetiştirilebilir.
SULAMA : İlkbahar ve yaz dikimlerinde bölge ve toprak özelliklerine göre haftada 2-3 kez sulama yapılmalıdır.Su ihtiyacı toprak özelliklerine göre farklılık gösterecektir.Bitkinin su ihtiyacını tespit etmenin en pratik yolu toprak muayenesidir.Toprak tavını kaybetmeye yakın plantasyonlar sulanmalıdır.Pwl bol su istemesine karşın kök bölgesinde devamlı aşırı miktarda su istemez.Gereğinden fazla sulandığında özellikle fide dikimi yapılmışsa fidelerde çürümeden dolayı kayıplar olacaktır.Bitkilerin büyümesiyle sulama araları açılacak 15 günde 1’e kadar düşecektir.
DİKİM MEVSİMİ VE DİKİM ARALIKLARI : Ülkemizin çoğu bölgesinde Mart sonundan Kasım başına kadar dikim yapılabildiği gibi kış dikimi de uygulanabilir.Mevsim farklılıklarına göre dikimde kullanılan materyal değişiklik gösterir.İlkbahar-yaz ve erken sonbaharda 10-15 cm boyunda fideler kullanılabilir.Kış aylarında ise kök sistemi gelişmiş fidanlar kullanılmalıdır.Bu fidanların gövdelerinin odunlaşmış olmalarına dikkat edilmelidir , böylelikle olumsuz kış koşullarına daha kolay direnç gösterirler.Kış dikiminde durgunluğa girmiş (dorman) yapraklarını dökmüş fidanlar kullanılabilir.Sonbahar ve kış mevsiminde yapılan dikimlerden sonra ilkbaharda fidanlar toprak yüzeyinden kesilmelidir.Bu işlem rakımı yüksek bölgeler içinde ilkbahar ve yaz dikimi yapılsa dahi rutin uygulamadır.(Kültürel işlemler dikim esnasında ve yetiştirme süresince teknik elemanlarımız tarafından uygulamalı olarak gösterilecek ve gerekli bilgiler doküman halinde yetiştiricilere verilecektir.)Dikim aralıkları firmamız tarafından 4x4m olarak tavsiye edilmektedir.Buradaki avantaj hem ağaç taçları birbirine girmeyecek hemde toprak işleme kolay olacaktır.Bunun yanında dikim aralıkları arttırılarak kombine tarım yapma olanağı yaratılabilir.
KOMBİNE TARIM : Pwl,pamuk,mısır,soya,patates ve sebzelerle birlikte yetiştirilebilir. Kombine tarım yapılacaksa dikim aralıkları buna göre ayarlanmalıdır. 6x10m, 6x15m, 5x20m gibi.Avantajları;
• Birlikte yetiştirildiği bitkilerde %20 ye yakın verim artışı sağlar.
• Sulama suyunun sebep olduğu tuzlanmayı engeller.
• Sonbaharda dökülen yapraklarıyla toprak profilinden aldığı bitki besin maddelerini birlikte ekildiği maddelerin kullanımına sunar. Gübreleme yapar.
KERESTE ÖZELLİKLERİ : Soluk sarı bal görünümünde, kokusuz,pürüzsüz ve budaksızdır.m³/kg’a yüksek miktarda kereste çıkar. Düşük çekme (0.27-0.37),kırılma,deforme olmama ve 400 C de yanma ısısı gibi özellikleri vardır. Selüloz oranı ise %46-49 arasında değişir.
1-Çok iyi ısı yalıtım malzemesidir. Termal iletkenliği 0,0063-0.086 kcal m-1 hr-1 sıcaklık iletkenliği 0.000561-0.000631 m-2 hr -2 değerleriyle bilinen 40 tür içerisinde en yüksek sıcaklık yalıtım verilerine sahiptir.
2- Diğer keresteler içerisinde dönmeye,çatlamaya ve deformasyona karşı en dayanıklısıdır. İşlemesi çok kolaydır. Çapak,kıymık vs. yapmaya müsait değildir.
3- Paulownia kerestesi çürümeye karşı dirençlidir ve aynı zamanda zararlılara karşı dirençlidir. Bu kereste ile yapılmış 100 yıllık evler daha ayakta durmaktadır. Szechuan vilayeti orman araştırma enstitüsü, Hong Ya orman çiftliğinde bir çok ağacı çürümeye bırakmış ve 16 yıl sonra Paulownia haricindekilerin tamamen çürüdüğü Paulownianında sadece yüzeyden 1cm derinde çürümenin başladığını rapor etmiştir.
4-Paulownia çok iyi bir şekilde dilimlenebilir ve soyulabilir. Bu kaplama ve kontroplak üretimine elverişli bir malzeme olduğunu gösterir. Zımparalanmış yüzeyi viskozitesi doğru yapışkanla 0.25 mm ye kadar inceltilebilir.
5-Dünyanın üzerine yazı yazılabilen en iyi kerestesi olduğu olduğu için Japonya’da kartvizit yapımında kullanılmaktadır.
6-Kerestesi tatsız ve kokusuz olduğundan her türlü yiyecek malzemesinin yanında kullanılabilir. (örneğin Dondurma çubuğu,ambalaj)
7-Kerestesi bel vermediği ve bükülmediği için 2 yaşındaki Paulownialar Çin de çatı makası olarak kullanılmaktadır. Aynı çaptaki iğne yapraklı kerestelerden daha iyi performans gösterirler.
8-Yoğunluğu 260-330 kg/m³ (%15 rutubetli) arasında değişir. Diğer sert ağaç türlerinden daha hafiftir. (Çam 450/m³,Okaliptüs 800 kg/m³) ambalaj sanayi için bir avantaj yaratır.
9- Hafifliği ve yüksek rezonans kabiliyeti sayesinde müzik aletleri yapımında kullanılır.
10- Birinci sınıf beyaz kağıt hamuru üretiminde kullanılır.
11- 2-3 senelik Paulownia ağacından kalem ve cetvel üretilebilir. Avantajı hafif ve sert oluşudur.
12- 1-2 senelik Paulownia ağacından aktif karbon sanayinde yararlanılır.
KULLANIM ALANLARI :
HAYVAN YEMİ:Paulownia’lar çok geniş ve yüksek hacimde yaprak üretirler. Çinde bu yapraklar kurutulduktan sonra kıyılır ve silolarda saklanır. Koyun, keçi,tavşan,sığır, ve domuz besini olarak kullanılır. Kuru yaprakların besin değeri yağ,şeker ve protein açısından zengin olup ağırlıkları oranında tahıl ile aynı değere sahiptirler.
GÜBRE :Paulownia kök sistemi toprağın çok derinlerine giderek,fidanlıktaki diğer ürünlerin ulaşamayacağı rutubet besin maddelerini alır. İşte bu derin toprak tabakalarından alınan besinler ve rutubet,sonbaharda dökülen yapraklar, oluşan zengin örtü ile gübreyi oluşturur. Paulownia yaprakları zengin nitrojen (Azot) içermektedir ve rutubetli ortamlarda hemen dekompoze olarak gübre haline geçerler. Sürülen toprak, bu gübre ile karışarak toprağın verimliliğini artırır.
RÜZGAR PERDESİ:Paulownia büyük yaprakları sayesinde geniş bir alan kaplar. Bu nedenle özellikle deniz kenarında devamlı rüzgara açık konutların korunmasında kullanılabilir. Şekil verilmesi son derece kolay olan ağaçlarla;rüzgarın yön ve şiddeti dikkate alınarak rüzgarkıran perdeler tesis edilebilir.
HAVA KİRLİLİĞİ:Paulownia ağacının yaprakları toz duman ve hava kirliliğini emerek temizler. 1 hektar paulownia yılda 6 kg atmosferik kükürt emme kabiliyetine sahiptir. Tesis edildiği kentlerde %80 oranında hava kirliliğini azalttığı gözlemlenmiştir.
EREZYON VE ENERJİ:Paulownia derin kök sistemi sayesinde toprağı tutar ve neticede heyalanı önler. Yine geniş yaprakları ile rüzgar ve damla tesirinden toprağı korur.Birçok gelişmiş ülke ısınmak için oduna dönmeye başlıyor. Bu ülkelerde evlere ısı verimi yüksek sobalar kuruluyor. Ayrıca paulownia nın A.B.D. ‘de bazı enerji santrallerinin etrafına enerji ormanı amaçlı dikildiği biliniyor.
EKONOMİK DEĞER : Paulownia diğer kerestelik ağaçların 20-30 yılda gösterdiği büyüme performansını 4-6 yılda gösterir. 2 yaşında ekonomik bir anlam ifade eder. 2 yıllık ağaçlar sunta ve kağıt fabrikaları tarafından değerlendirilir.4-6 yıl arasında 1m³ kereste verir ki 1m³ kerestesinin dünya piyasalarında ki fiyatı 300-400 $ dır. Bu ağaçlardan en düşük kereste kalitesi olan E kalitesinde tomruk elde edileceği varsayılırsa bir ağaçtan en az 200 $ gelir sağlanır. Ortalama bir hesap yapılacak olursa 1 dekara 4X4 metre arayla dikim yapıldığında dekarda 62 adet ağaç bulunacaktır. Bu durumda 1 dekardan 4 yılda 62 X 300 $ = 18600 $ gelir elde edilir. 1 dönümün fide maliyeti 350 milyon T.L civarındadır.4-6 yıllık yetiştirme dönemi içinde kullanılacak ilaç ve gübre girdileri göz ardı edilebilecek oranda düşüktür.Paulownia yetiştiricisine diğer tarım ürünleri ile kıyaslanamayacak oranda yüksek gelir sağlar.
::FİDAN DİKİMİ VE HIZLI BÜYÜME İÇİN MUTLAKA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR ::
-Fidan çukuru 80cm derinlik ve 60cm çapında açılarak alt kısımdan çıkan toprak ve üst kısımdan çıkan toprak ayrı ayrı yığılarak organik gübreyle (çiftlik gübresi) 1/6 oranında karıştırılıp üstten çıkan toprak alta alttan çıkan toprak üste gelecek şekilde dolgu yapılıp fidan oluşturulacak geniş çanağın ortasına tüpten çıkarılarak yerleştirilir.
-İkinci yıl mart ayı sonlarında toprak seviyesinden sert budama yapılarak oluşmuş cılız gövde kesilir. Baharda çıkan sürgünlerden en kuvvetlisi bırakılarak diğerleri alınır.(böylece bırakılan sürgünün yaz boyunca 7m boy atması ve ana gövdeyi oluşturması sağlanmış olur).
-Haftada en az iki defa bolca sulanmalıdır. Topragın durumuna ve bitki gelişmesindeki simptomlara göre gübreleme yapılabilir.

Kaynaklar:
* tarimsalpazarlama.com
* paulownia.cjb.net

09 Aralık 2009

ASPİR YETİŞTİRİCİLİĞİ

Aspir, genellikle 80-100 cm arasında boylanabilen, dikenli ve dikensiz formları olan, dikenli formların dikensizlere göre daha fazla yağ içerdiği, sarı, beyaz, krem, kırmızı ve turuncu gibi değişik renklerde çiçeklere sahip, tohumları, beyaz, kahverengi ve üzerinde koyu çizgiler bulunan beyaz taneler şeklinde olan (ender durumlarda siyah tohumlara da rastlanabilir), dallanan ve her dalın ucunda içerisinde tohumları bulunan küçük tablalar oluşturan, renkli çiçekleri (petal) gıda ve kumaş boyasında kullanılan, derinlere gidebilen bir kazık kök sistemine sahip, tohumlarında % 30-50 arasında yağ bulunan, Linoleik (Omega-6) ve Oleik (Omega-9, zeytin yağı kalitesinde) olmak üzere 2 ayrı tipi olan, yağı yemeklik olarak kaliteli, biodizel yapımında da kullanılabilen, küspesi hayvan yemi olarak değerlendirilen, kuraklığa dayanıklı, yazlık karakterde ve ortalama 110-140 gün arasında yetişebilen tek yıllık bir uzun gün yağ bitkisidir.Aspir tarımındaki en önemli avantaj (kolaylık), Buğday-arpa tarımında, toprak hazırlığından ürünün depoya alınmasına kadar geçen sürede kullanılan bütün alet-ekipmanların bu bitkinin tarımında da kullanılabilmesidir. Belki de bu özelliğinden dolayı, üreticiler tarafından benimsenmesi daha kolay ve çabuk olacaktır.
Toprak Hazırlığı : Toprak bakımından çok da seçici olmasa da, derin, verimli tınlı, drenaj problemi olmayan ve su tutma kapasitesi yüksek, pH değeri nötr veya nötr'e yakın (pH 5-7) olan topraklar aspir tarımı için idealdir. Daima bu tip topraklar tercih edilmelidir. Ancak, kıraç alanlarda da başarılı bir şekilde yetişebilmektedir.
Aspir tarımı yapılacak alanlarda dikkat edilecek bir diğer önemli konu ise, tarlanın özellikle yağmur sularını göllendirmeyecek bir konumda olması, yüzey drenajının iyi olması gerekir. Eğer, tarla içerisinde yer yer çukur alanlar var ise ve yüzey drenajı da kötü ise, özellikle yağış suları ve sulama suları bu alanlarda birikerek bitkinin kök bölgesinin bazı hastalıklara açık hale gelmesine neden olacaktır.Toprak hazırlığı olarak, eğer tarla, bir önceki bitkiden sonra aspir ekimine kadar boş bırakılacaksa, sonbaharda veya ilkbaharda pullukla sürülmelidir. Ekimden önce ise, diskaro ile ekime hazırlamak yeterli olacaktır.Tarla hazırlığının ekimden hemen önce yapılması, bahar aylarında tarlada ortaya çıkacak kendi gelen bitkiler (halaza-bir önceki ve/veya diğer kültür bitkileri) ve yabancı otların yok edilmesi nedeniyle, aspir'in ilk gelişme dönemleri için temiz, yabancı otlardan arınmış bir yetişme ortamı sağlayacaktır. Tuzlu topraklar, aspir tarımı için olumsuz etkide bulunur. Aspir'in tuza dayanıklılığı, arpa ile aynıdır. Toprakta tuzun fazla bulunması, çimlenmeyi, verimi ve tanedeki yağ oranını düşürür.
Gübreleme: Ekimden önce, toprak tahlili yaptırılarak eksik olan bitki besin maddeleri tamamlanmalıdır. Köklerin derinlere gidebildiği göz önüne alınarak, toprak tahlillerinin 1.0-1.5 m derinlikten alınan örneklerle de yapılması gerekir. Etkili kök derinliğinde, bitkinin alacağı besin maddeleri mevcut olmalıdır. Toprak tahlilinin yapılamadığı durumlarda, dekara 12-15 kg saf azot (N) hesap edilerek, bitki gelişmesine başlangıç olması için bir miktar da fosfor (P) ilavesi yapılarak ekimden önce toprağa serpilip karıştırılmalıdır. Tavsiye edilen normal fosfor miktarı, dekara 3-5 kg dır. Aynı şekilde, Potasyum (K) gübrelemesi de yapılmalıdır. Fakat, ülkemiz toprakları, genelde potasyum açısından yeterli kabul edilmektedir.Gübreleme açısından, piyasada bulunan ve kompoze bir gübre olan 20-20-0 gübresi en uygun olanıdır. Eğer potasyum gübrelemesi gerekiyor ise, sadece potasyum içeren gübreler ilave olarak da verilebilir. Eğer, bu 3 tip gübreyi aynı anda vermek gerekirse, yine kompoze bir gübre olan 15-15-15 gübresi seçilebilir. Bu tip gübre verilecekse, fosfor ve potasyum miktarına göre hesap yapılıp, toplam miktar belirlenmeli, eksik kalacak olan azot miktarı için de, sadece azot içeren amonyum nitrat veya üre gibi gübreler kullanılmalıdır. Eğer, topraktaki fosfor ve potasyum miktarları yeterli ise, sadece azot gübrelemesi için, daha önce bahsedilen amonyum nitrat veya üre gübresi tek başına kullanılabilir. Tahlil sonuçlarına göre, değişik alternatifler yaratmak mümkündür.Aspir bitkisi 3.5-4 ay gibi kısa bir sürede yetişebildiği için, gerekli olan bütün gübrelerin ekimden önce bir seferde toprağa serpilip karıştırılması gerekir. Gübrenin bir seferde ekimle veya ekimden önce verilmesi göz önüne alındığında, etki süresinin yavaş ve sürekli olması nedeniyle, üre gübresinin kullanılması daha mantıklı olacaktır. Eğer, ekimden önce toprağa karıştırılmayıp ekimle beraber uygulanacak ise, tohum ve özellikle ürenin birbirlerine temas etmemesine özen gösterilmelidir. Aksi takdirde, çimlenme ve çıkışlarda problemler yaşanabilir.
Ekim Tarihi: Aspir, yazlık bir bitki olduğundan bahar ayında ekilmelidir. Ancak, kışları fazla soğuk olmayan, ılıman bölgelerde kışlık olarak da ekilmesi mümkündür. Örneğin, ülkemizde Çukurova bölgesinde kışlık olarak, Kasım ayında ekilebilir.Yine Çukurova bölgesi yanında, bahar-yaz yağışları olmayan veya yetersiz kalan Şanlı Urfa gibi güney bölgelerimizde (tabii kışı ılıman olmak şartıyla) kışlık olarak Kasım ayında veya Aralık ayı başlarında ekilmesi tercih edilmelidir.Fide döneminde, diğer bitkilere oranla soğuklara daha fazla dayandığı için, biraz daha erken ekilebilir. Ekimin 20 Mart-20 Nisan tarihleri arasında yapılması uygundur. Geç ekimlerde, bitkiler kısa kalmakta, dallanma azalmakta, verim ve tanedeki yağ oranı düşmektedir. Bu nedenle, ekimlerin zamanında ve uygun şekilde yapılması çok önemlidir.
Sıra Arası ve Ekim Şekli: Değişik sıra aralıklarında ekim yapılmasına rağmen, yabancı ot mücadelesi ve kontrolü açısından, sıra arasının dar tutulması en iyi yöntem olarak kabul edilmektedir. Bu amaçla, tavsiye edilen en uygun sıra arası, 15-20 cm dir.Hububat ekiminde kullanılan makineler (mibzerler), aspir ekiminde de rahatlıkla kullanılabilmektedir. Daha geniş sıra aralıklarında (40-60 cm) ekim yapıldığı takdirde, yabancı ot mücadelesi ve kontrolünde sıkıntılar yaşanmaktadır. Çünkü, geniş sıra aralıkları, yabancı ot gelişimini teşvik etmektedir. Böyle durumlarda, özel aletlerle (yüksek ve ince lastikli traktörler) veya yine ekimde belli aralıklarla boş sıralar bırakılarak çapa makinesinin buralardan hareket etmesi sağlanmaktadır. Bu da fazladan masraf gerektiren, üretim maliyetlerini arttıran işlemlerdir.
Tohumluk Miktarı ve Ekim Derinliği: Sıra arasının 15-20 cm olduğu durumlarda, dekara 4-6 kg tohumluk kullanılmalıdır. Bu durumda, tohumun iriliğine göre (1000 tane ağırlığı), dekarda 100.000-120.000 arası bitki (ortalama 100.000 bitki) bulunacak ve sıra üzeri mesafesi de 5 cm olacaktır. Dekara atılacak tohumluk miktarı ortalama olarak 5 kg’ ın altında olmamalıdır. Çok küçük taneli çeşitlerde daha az miktarda tohumluk kullanmak gerekir (yaklaşık 4 kg). Geniş sıra aralıklarında, tohumluk miktarı 2-3 kg civarındadır.Dekara 5-6 kg tohumluk kullanımı ilk bakışta biraz fazla gibi gözükse de, yeşil aksama uygulanabilecek yabancı ot ilaçlarında sıkıntı yaşandığı için ve büyümenin ilk dönemlerindeki rozet büyüme sırasında aspir bitkilerinin yabancı otlara boğdurulmaması için biraz sık ekmekte fayda vardır. Bu sıklık belki hastalık problemi yaratabilecektir ancak, yabancı ot problemini kontrol etmek açısından gereklidir.Ekim derinliği, toprak şartlarına göre değişiklik gösterse de, 2.5-4.0 cm' lik ekim derinliği en idealidir. Ekimde hiçbir zaman 5 cm' den daha derine tohum bırakılmamalıdır. Üniform çıkışlar, genellikle sığ (yüzlek) ekimlerde sağlanmıştır.
Yabancı Ot Kontrolü: Aspir bitkisi, gelişmenin ilk 3-4 haftalık döneminde yabancı otlarla rekabet edemez. Bu konuda çok zayıf olduğu için, yabancı otlardan çok etkilenir. Bu nedenle, gelişmenin ilk dönemlerinde bitkiyi yabancı otlarla rekabete sokmamak için, ekimden önce tarlanın bir çıkış öncesi herbisit (ot ilacı) ile ilaçlanması ve ilacın toprağa karıştırılması gerekir veya çıkıştan hemen önce tarla yüzeyine uygulanması gerekir. Aspir tarımında çıkış öncesinde tarla yüzeyine veya ekimden hemen önce toprağa karıştırılarak kullanılabilecek ve tavsiye edilen herbisitlerden bir kaçı şöyledir; Trifluralin, Metolachlor, EPTC, Barban, Profluralin ve Paraquat. Bunlar, etkili kimyasal maddelerden birkaçı olup, ticari ilaç isimleri firmalara göre değişik isimler altında olabilir.Bunlardan, Metolachlor (Dual II) hem ekim öncesi toprağa karıştırılarak hem de ekimden sonra-çıkıştan önce toprak yüzeyine uygulanabilir. Diğerleri ise, sadece ekimden önce toprağa karıştırılarak uygulanır. Çıkış sonrası yabancı otların yeşil aksamına uygulanabilecek herbisit olarak “Stomp” kullanılabilir.Ancak, daha önce de belirtildiği gibi, ekimde sıra arasının dar tutulması (15-17 cm), yabancı otları bastıracağından, ayrı bir yabancı ot mücadelesi gerekmeyecektir. Çıkış sonrası yabancı otların kimyasal yolla mücadelesinde yeşil aksama kullanılabilecek herbisitlerin piyasada bulunamama ihtimaline karşı, ekimden önce ekilecek alanın mutlaka treflan ile (dekara 230-250 g) ilaçlanması gerekir. Bu doz miktarı, normal tarla içindir. Çok ağır topraklarda (kil oranı yüksek) bu doz 300 gr’a a kadar çıkarılabilir. Kumsal tarlalarda, Treflan dozu dekara 150-160 gr olmalıdır. Aksi takdirde, bitkilerde yanmalar ortaya çıkabilir.
Çeşitler: Günümüzde, sadece 3 aspir çeşidi mevcuttur. Bu çeşitlerden 2 tanesi (Yenice ve Dinçer), 1983 yılına kadar tescil edilen çeşitler olup, 1 tanesi ise 2005 yılında tescil edilmiştir. Daha önce yıllarda, 5-154 olarak üretimi yapılan hat, 2005 yılında Remzibey-05 ismiyle tescil edilmiştir. Bu çeşitler, Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilmiştir. Bu çeşitlere ait bazı tarımsal özellikler aşağıda verilmiştir.
Yenice: Dikensiz, kırmızı çiçekli, 100-120 cm boyunda bir çeşittir. Diğer 2 çeşitten 10-15 gün daha geç hasada gelir. Bin Tane ağırlığı 35-40 gr arasında olup, tanedeki yağ oranı da % 20-25 arasında değişir. Linoleik tip yağa sahiptir.Dinçer: Dikensiz, mat-kırmızı renkte çiçeklere sahip, 90-100 cm boyunda bir çeşittir. Remzibey çeşidinden 2-3 gün önce hasada gelir. Bin Tane ağırlığı 45-50 gr arasında olup, tanedeki yağ oranı % 25-28 arasında değişir. Linoleik tip yağa sahiptir.Remzibey-05: Dikenli, sarı çiçekli, 60-80 cm boyunda bir çeşittir. Tescili 2005 yılında yapılmıştır. Bu yıla kadar 5-154 ismiyle üretim izinli olarak bilinmekteydi. Bin Tane ağırlığı 45-50 gr arasında olup, tanedeki yağ oranı % 30-35 arasında değişir. Yağı oleik tiptedir (zeytin yağında olduğu gibi)
Sulama: Her ne kadar kuraklığa dayanıklı bir bitki olsa da, kritik dönemlerinde sulama yapılması verimi arttıracaktır.Aspir tarımında tane verimi açısından en kritik dönemler, sapa kalkma dönemi ve çiçeklenme öncesi dönemlerdir. Bu iki dönemde de, eğer havalar çok kurak giderse ve toprakta yeterli rutubet yoksa, sulanması verimi olumlu yönde arttıracaktır. Sapa kalkma dönemi, genellikle çıkıştan 20-25 gün sonraya denk gelmektedir. Çiçeklenme öncesi dönem ise, çeşitlere bağlı olarak, yine çıkıştan yaklaşık 55-65 gün sonrasına denk gelmektedir. Bu dönemlerde, eğer yeterli yağış alınamaz ise ve sulama imkanı da varsa, yapılacak ek bir sulama verimi arttıracaktır.Eğer sulama yapılacak ise, kuraklık belirtileri bitki üzerinde ortaya çıkmadan önce yapılmalıdır. Özellikle, bitkilerin alt yapraklarında ortaya çıkacak "yanma" lar (yaprakların kahverengileşmesi), bitkinin su stresine (kuraklık) girdiğinin en belirgin işaretidir. Çok sıcak havalarda, sulama yapılmamalı veya çok kısa sürede bitirilmelidir.
Sulama ile ilgili diğer bir konu ise, sulama suyu hiçbir zaman tarla yüzeyinde uzun süre göllenmemelidir. Bu durum, bazı kök hastalıklarına uygun ortam hazırlar.
Hasat: Yaprakların büyük bir bölümünün tamamen kuruduğu (kahverengileştiği), çiçek çanak yapraklarının hemen hemen kahverengiye döndüğü (geç açmış çiçek tablalarındaki çanak yapraklarında hafif bir yeşillik olabilir) ve tablaların elle kolaylıkla harmanlanabildiği ve tanelerin tamamen beyaz renk aldığı dönem hasat zamanının geldiğinin bir işaretidir. Bu dönem, genellikle çiçeklenmeden yaklaşık 4-5 hafta sonraya denk gelen dönemdir. Bu dönemde, bitkiler fizyolojik olgunluğa ulaşmış demektir ve hasat yapılabilir.Hasat, zamanında, geciktirilmeden hemen yapılmalıdır. Aksi takdirde, tanelerde renk değişikliği ve eğer yağış olursa, tablalarda bulunan tanelerin çimlenmesi söz konusudur.
Hububat (Buğday-arpa) hasadında kullanılan biçerdöverler, aspir hasadında da rahatlıkla kullanılabilir. Ancak, makinenin ayarlarının uygun bir şekilde yapılması zorunludur.Biçerdöverin dolap hızı, hareket hızından % 25 daha fazla olmalıdır. Hasat-harman sırasında, tanelerde kırılmayı önlemek için, 55 cm' lik batörlerde, batör hızı düşük bir seviyeye, 550 devir/dakika, ayarlanmalıdır. Diğer bir ifadeyle, çevresel hızı yaklaşık 910-920 m/dakika olmalıdır. Kontrabatör açıklığı, ön tarafta 1.5-1.6 cm, arka tarafta ise, 1.2-1.3 cm olmalıdır. Bitki artıkları nedeniyle makinenin tıkanmasını önlemek için, eleklerin sarsılma hızı, hububat için kullanılan hızdan daha fazla olmalıdır. Boş tanelerin ve sap parçalarının kolaylıkla atılması için, fan ayarının da yeterli olması gerekir.Hasat edilen ürünün problemsiz, uzun bir süre ve güvenli bir şekilde depolanabilmesi için tane neminin % 8 olması gereklidir. Bu oran, % 10' u geçmemelidir.
Sanayide İşlenmesi: Aspir yağlık bir ürün olduğu için, sanayide yağ elde etmek üzere değerlendirilir. Yağ elde edilmesinde, ayçiçeği işleyen tüm makineler aspir işlemeye de elverişlidir. Herhangi bir makine değişikliğine gerek yoktur. Bu nedenle, ülkemizde sanayide işlenmesi açısından hiçbir problem olmaması gerekir.Yağ alındıktan sonra geriye kalan küspe içerdiği % 22-24 protein nedeniyle iyi bir hayvan yemi olarak değerlendirilmektedir.

Kaynak: bizimbahçe.net

19 Kasım 2009

2009 Yılı Ürünü Destekleme Primi Miktarları Açıklandı !

2009 yılı ürünü destekleme primi miktarları kilogram başına; kütlü pamuk için 35 kuruş (sertifikalı tohumluk kullanımında 42 kuruş), yağlık ayçiçeği için 21 kuruş, soya fasulyesi için 23 kuruş (sertifikalı tohumluk kullanımında 27,5 kuruş), kanola için 23 kuruş, dane mısır için 4 kuruş, aspir için 25 kuruş ve zeytinyağı için 25 kuruş olarak belirlendi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, 2009 Yılı Ürünü Kütlü Pamuk, Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi, Kanola, Dane Mısır, Aspir ve Zeytinyağı Üreticilerine Destekleme Primi Ödenmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı Uygulama Tebliği, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Tebliğe göre, alım satım işlemlerinin belirlenen usul ve esaslara uygun gerçekleşmesi koşuluyla; kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı (ham rafinajlık veya natürel) üreticileri ile bu ürünlerin tohumluk üretici kuruluşları (Bakanlıkta kayıtlı) ile sözleşmeli üretim yapan üreticiler de prim ödemelerinden yararlanacak.Üreticiler tarafından üretilen ve kamu kuruluşlarına yapılan kütlü pamuk teslimatları için belirtilen belgelerin düzenlenmesi kaydıyla prim ödenecek.
-DESTEKLEME PRİMİ MİKTARLARI-
Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından, 2009 yılı ürünü destekleme primi miktarları kilogram başına; kütlü pamuk için 35 kuruş (sertifikalı tohumluk kullanımında 42 kuruş), yağlık ayçiçeği için 21 kuruş, soya fasulyesi için 23 kuruş (sertifikalı tohumluk kullanımında 27,5 kuruş), kanola için 23 kuruş, dane mısır için 4 kuruş, aspir için 25 kuruş ve zeytinyağı için 25 kuruş olarak belirlendi.
Üreticiler, istenen belgeler ve farklı il/ilçelerde gerçekleştirdiği üretim ve satışlar ile ilgili tüm belgeleri sadece Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) başvurduğu il/ilçe komisyonlarına ibraz edecekler.
Önceki yıllara ait destekleme primi ödemeleri için haklarında destekleme primi ödemelerinden 5 yıl süreyle yararlandırılmamaları yönünde karar alınan üreticilerin başvuruları, taahhütname ile kabul edilecek. Söz konusu üreticilerin, 2009 yılı destekleme primi ödemeleri için ödeme aşamasına gelinceye kadar tüm iş ve işlemleri (ÇKS kaydı, arazi tespitleri, başvuru sırasında istenecek diğer belgelerin alınması) yapılacak. Kararın zaman içerisinde üretici lehine bozulması halinde, il/ilçe komisyon kararı ile ödeme yapılacak, aksi durumda müracaat dosyaları il/ilçe komisyon kararı ile kapatılacak.
Ayrıca, sertifikalı tohumluk kullanmak suretiyle kütlü pamuk/soya fasulyesi üretimi yapan ve bu durumu belgelendiren üreticilere, ürüne verilecek prim miktarının yüzde 20'si oranında fazla ödeme yapılacak.
İl komisyonları, ödemeye esas yapacakları incelemelerin sonuçlanmasını müteakiben ÇKS'den aldıkları ve onayladıkları il icmalini İl Komisyon Kararı ile birlikte Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gönderecek. Bakanlık ödemeye esas icmal listelerindeki toplam prim miktarlarını ödemelerin yapılabilmesini temin için elektronik ortamda Ziraat Bankası'na gönderecek. Gerekli kaynağın banka şubelerine aktarılmasından sonra prim ödemeleri yapılacak.
Destekleme prim ödemelerine esas işlemlerin yürütülmesini ve denetimini sağlayacak tedbirleri almaya Tarım ve Köyişleri Bakanlığının yetkili olduğu, bu amaçla yapılacak çalışmalarda gerektiğinde diğer kamu kurum ve kuruluşlar, kooperatifler, ziraat odaları ve birliklerin hizmetlerinden de yararlanacağı belirtilen tebliğde, buna göre uygulamanın yürütülmesi amacıyla il ve ilçe komisyonları oluşturulacağı kaydedildi. Tebliğde, il ve ilçe komisyonlarının yürüteceği çalışmalar anlatıldı.
Tebliğde, prim ödemesi için kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı üretimi yaparak satan üreticilerden komisyonlarca istenen belgeler de belirtildi.
Tebliğe göre, tohumluk sertifikalarının; sertifika kuruluşunun adı, sertifika numarası ve sertifika tarihi bilgilerini içermesi, 1 Temmuz 2008, 31 Aralık 2009 tarihleri arasında düzenlenmiş olması gerekiyor. 1 Temmuz 2008 tarihinden önce sertifikalandırılan tohumluklar ''Tohumluk Sertifikasyonu Uygulama Esasları Hakkında Talimat ve Değişikliği'' hükümlerine uygun olarak Tohumluk Analiz Raporu alarak satışa sunulduğu takdirde desteklemeden yararlandırılacak.
-SON BAŞVURU TARİHLERİ-
Destekleme primi ödemesinden yararlanmak isteyen üreticilerin son başvuru tarihi Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulunca belirlenecek.
Destekleme primi ödemesinden yararlanmak isteyen üreticilerin son başvuru tarihi kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola ve aspir için 1 Nisan 2010, dane mısır için 30 Nisan 2010 olarak belirlendi.
Destekleme primi ödemesinden yararlanmak isteyen zeytinyağı üreticilerinin tasiriye faturaları ile yapılacak son başvuru tarihi 2 Haziran 2010, ancak bu tarihten sonra satılan zeytinyağlarına ait alım satım belgelerinin son teslim tarihi ise 1 Ekim 2010 olarak belirlendi.
Tebliğde, belirtilen tarihlerden sonraki başvuruların kesinlikle kabul edilmeyeceği ifade edildi.
Tebliğe göre, prim uygulamalarından, 2009 yılı ÇKS'de özlük, ürün, arazi bilgileri kayıtlı olmayanlar, ÇKS'de kayıtlı olduğu yer dışında başka yerde prime müracaat edenler, 2009 yılı ÇKS'de kayıtlı olmayan arazilerinde prime esas ürünleri üretenler, ara ziraatı olarak üretim yapan üreticiler, rafine edilmiş zeytinyağı üretenler yararlanamayacaklar.
Destekleme primi ödemelerinden, idari hata sonucu düzenlenen belgeler ile yapılan ödemeler hariç haksız yere yararlandığı tespit edilen üreticiler, 5 yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmayacaklar.

Kaynak: haber7.com

11 Kasım 2009

GAP' TA SÜT SIĞIRCILIĞINA DESTEK

Güneydoğu Anadolu Projesi Eylem Planı Kapsamındaki İllerde Süt Sığırcılığı Yatırımlarının Desteklenmesine İlişkin Karar” Resmi Gazete'nin sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Karara göre, Güneydoğu Anadolu Projesi Eylem Planı (2008-2012) kapsamındaki Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerinde, süt sığırcılığının geliştirilmesi, modern işletmelerin kurulması, hayvansal üretimde verimliliğin ve kalitenin artırılması ile bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasına yönelik olarak, üreticilerin yapacakları süt sığırcılığı işletmesi yatırımlarının desteklenmesi amaçlanmakta. En az 50 baş ve üzeri kapasiteye sahip projeli süt sığırcılığı işletmesi yatırımlarına, 2009-2012 yılları arasında hibe desteği uygulanacak.Uygulanacak hibe oranları inşaat yatırımlarında %30, damızlık gebe düve alımlarında ve süt sağım ünitesi ve/veya soğutma tankı alımlarında %40.
GAP Eylem Planı kapsamındaki illerde süt sığırcılığının geliştirilmesi amacıyla, 2009-2012 yılları arasında, yeni yatırımda (inşaat) yüzde 30, hayvan ve makine alımlarında ise yüzde 40 hibe desteği uygulanacak.
Bakanlar Kurulunun, üreticilerin, kırsal alanlarda, bireysel veya bir arada yapacakları özsermayeye dayalı, en az 50 baş ve üzeri kapasiteye sahip projeli süt sığırcılığı işletmesi yatırımlarına, 2009-2012 yılları arasında hibe desteği uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Karar, GAP Eylem Planı (2008-2012) kapsamındaki Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerinde, süt sığırcılığının geliştirilmesi, modern işletmelerin kurulması, hayvansal üretimde verimliliğin ve kalitenin artırılması ile bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasına yönelik olarak, üreticilerin yapacakları süt sığırcılığı işletmesi yatırımlarının desteklenmesini amaçlıyor.
DESTEKLERDEN KİMLER YARARLANACAK?
Bu karar kapsamında 2009-2012 yılları arasında yeni yatırımda (inşaat) yüzde 30, hayvan (damızlık gebe düve) alımında yüzde 40, makine (süt sağım ünitesi veya soğutma tankı) alımında yüzde 40 hibe desteği uygulanacak.Kurulacak işletmeler, uygulanacak hibe desteğinden bir kez yararlandırılacak ve yatırım tutarının desteklemeye esas üst sınırı, her yıl uygulama esasları tebliğinde belirlenecek. Yatırım tutarının üst sınırı aşan kısmı ise, ayni katkı olarak yatırımcı tarafından karşılanacak, her bir proje sahibi sadece bir projesi için hibe desteğinden yararlanabilecek.Ayrılacak yıllık kaynağın yüzde 40'ı 50 baş ile 100 baş arası kapasiteli işletmeler, yüzde 60'ı 100 baş ve üzeri kapasiteli işletmeler için kullandırılacak.Bu hibe desteğinden, projesi onaylanan ve projesinde belirtilen süre içinde yatırımı tamamlanan işletmeler yararlanacak. Yatırımın tamamlanamaması halinde, ek süre verilmesinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı il müdürlükleri yetkili olacak, ek süre asıl sürenin yüzde 50'sinden fazla olamayacak. Karara göre, desteklemeden yararlanacak projelerde inşaat yapımı, hayvan ve makine alımı olarak belirlenen üç yatırım da yer alacak. Ancak işletmesinde gerekli şartları taşımak kaydıyla bir veya iki yatırımı bulunduran yatırımcı, eksik kalan bir veya iki yatırımı ihtiva eden proje ile başvurarak, gerçekleştirdiği yatırımın desteğinden yararlanabilecek.
ÖDEMELER ZİRAAT BANKASI ARACILIĞIYLA YAPILACAK
Ödemeler Ziraat Bankası aracılığıyla yapılacak. Bankaya, destekleme tutarının yüzde 0,2'si oranında hizmet komisyonu ödenecek.Bu karar kapsamındaki hibe desteklemelerinden, kamu kurum ve kuruluşları ile ortaklıkları yararlanamayacak.Destekleme ödemeleri ile ilgili hususlarda denetimi sağlayacak tedbirleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığı alacak.Haksız ödendiği tespit edilen destekleme ödemeleriyle ilgili alacaklar, ödemenin yapıldığı tarih itibarıyla, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgililerden tahsil edilmek üzere ilgili vergi dairelerine intikal ettirilecek.İdari hata sonucu düzenlenen belgelerle yapılan ödemeler hariç, desteklemelerden haksız yere yararlandığı tespit edilen yetiştiricilere, 5488 sayılı Tarım Kanununun, ''haksız ödemelerin geri alınması ve hak mahrumiyetini'' içeren 23. maddesi hükümleri uygulanacak. Bu kararın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca kararın yayımlandığı tarihten itibaren en geç 30 gün içerisinde çıkarılacak tebliğ ile belirlenecek.

Kaynak:hayvancilikhaber.com

16 Ekim 2009

YER FISTIĞI TARIMI

1. TANIMI VE ÖNEMİ
Baklagillerden olan yerfıstığı, meyvelerini toprak altında meydana getirmesiyle diğer bitkilerden farklılık gösterir. Bileşiminde ortalama %25 protein, %46 yağ, %16 karbonhidrat ve %5 mineral madde bulunur. Meyveleri fosforca zengin, amino asitlerden "cystine" içermektedir. Aynı zamanda zengin bir B vitamini kaynağı olup, az miktarda da A, C, D ve E vitaminlerini bünyesinde toplamaktadır. Yerfıstığı yağı yemeklik olarak katı ve sıvı halde kullanıldığı gibi ballık konserveciliğinde, bisküvi, pasta, şekerleme ve sabun yapımında da kullanılır. Daneleri ezilmek suretiyle fıstık ezmesi yapılır. Yerfıstığının hayvan beslenmesinde de önemi büyüktür. Baklagil bitkilerinden olan yerfıstığı toprağı azotça zenginleştirir ve kendisinden önceki bitkiye verilen gübreden iyi bir şekilde faydalanır. İyi bir münavebe bitkisi olup, sonraki bitkilere otsuz, kabartılmış ve havalanmış bir toprak bırakır.
2. İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ
2.1 İklim İsteği
Yerfıstığı tropik, subtrfopik ve ılıman iklim bölgelerinin sıcak kuşaklarında yetiştirilip ısı ve güneş isteği fazladır. Bir vejetasyon süresindeki ısı isteği toplam 3000 ºC ve aylık ortalama ısı isteği ise 20 ºC dir. Tohumların toprakta çimlenebilmesi için toprak sıcaklığının minimum 12-13 ºC olması gerekir.
2.2 Toprak İsteği
Yerfıstığı toprak isteği yönünden seçici bir bitki olup hafif bünyeli, gevşek yapıda, süzek kumlu-tın bünyesine sahip topraklarda iyi yetişir.Toprağın kalsiyum ve organik maddece zengin olması verimi arttırmaktadır.
3. YETİŞTİRME TEKNİĞİ
3.1 Ekim Nöbeti
Yerfıstığı hem baklagillerden ve hem de çapa bitkisi olduğundan, iyi bir ön bitkidir. Bölgemizde tavsiye edilebilecek ekim nöbeti; yerfıstığı ana ürün olarak ekilecekse pamuk - yerfıstığı - buğday (arpa), İkinci ürün olarak ekilecekse buğday (arpa) - yerfıstığı - pamuk şeklindedir.
3.2 Çeşit
Yerfıstığı ana ürün olarak ekilecekse olgunlaşma süresi 150-160 gün olan yarı yatık ve iri daneli çeşitler, ikinci ürün ekilecekse olgunlaşma süresi 125-130 gün olan çeşitler seçilmelidir.
3.3 Toprak Hazırlığı
Ana ürün ekilecek yerfıstığı için toprak sonbaharda derin olarak sürülür, Mart ayı içerisinde toprak tavının uygun olduğu zamanda keseklerin parçalanması ve yabancı otların yok edilmesi için goble diskle ikileme yapılır ve Nisan ayının ikinci yarısında ekimden hemen önce hafif bir tapan çekilerek toprak hazırlığı tamamlanır.
İkinci ürün ekilecek yerfıstığı için ön bitki buğday veya arpa hasadında, bitkiler mümkün olduğu kadar dipten biçilmelidir. Daha sonra tarla, hasat artığı saplardan temizlendikten sonra, hemen tav suyu verilerek tava getirilmeli. Toprak tava geldikten hemen sonra tarla kültüvatörle sürülüp tapan çekilerek toprağın ekime hazır vaziyete getirilmesi sağlanmalıdır.
3.4 Ekim
Bölgemizde ana ürün yerfıstığının ekimine Nisan ayı ortalarında başlanılmalıdır.İkinci ürün ekimleri ise ön bitki hasadından sonra zaman kaybetmeden hemen yapılabilmelidir. Ekilecek tohumları, ekimden önce kabuklarından ayrılır. Yalnız daneler kapsüllerden çıkartılırken, danenin zarı ufalanıp yırtılmamalıdır. Ekim zamanı tohumlar, mantari hastalıkları ve toprak altı kurtlarına karşı ilaçlanmalı ve elde mevcutsa 100 gr iç tohuma 600 gr bakteri kültürü aşılanmalıdır. İlaçlar ve bakteri kültürü aşılama, ekimden hemen önce ve tohumlar hafif nemlendirilerek yapılmalıdır.
Ekim, çapa bitkileri için imal edilmiş ve yerfıstığına uygun ekim plakaları takılan mibzerle yapılabildiği gibi, elde mevcut pamuk mibzerlerinin tohum kovalarının çıkartılarak, kovaların arkasında yürüyen kişilerin mibzerin teleskoplarına tohumları bırakmasıyla da yapılabilir. Yerfıstığı ekiminde mibzer, 75-80 cm sıra arası ve 25-30 cm sıra üzeri mesafesine ekim yapacak şekilde ayarlanmalıdır. Bu mesafelere göre dekara verilecek tohum miktarı iç dane olarak, iri danelerinde 6-7 kg, küçük danelerinde ise 4-5 kg dır. Yerfıstığında ekim derinliği 5-7 cm dir.
3.5 Gübreleme
Yerfıstığının gübre ihtiyacı, saf madde olarak dekara 3 kg azot ve 8-9 kg fosfordur.Gübrelerin tamamı ekimle birlikte, mibzerle tohum derinliğine verilir.
3.6 Sulama
Yerfıstığı sulama, karık usulü ile yapılmaktadır. Şanlıurfa Enstitüsünce yapılan araştırmalar sonucunda; yerfıstığı 10 gün aralıklarla 13 defa sulanmalı, ilk sulamaya ekimden bir ay sonra başlanmalı ve sulamalara hasada yaklaşık 20 - 30 gün kala son verilmelidir.İkinci ürün yerfıstığı ekimlerinde ise 10-11 defa sulama yapılmalı,ilk sulamaya bitkilerin çıkışından yaklaşık yaklaşık 10-15 gün sonra başlanılmalı ve hasada 20-25 gün kala son verilmelidir.
3.7 Bakım
Bitkilerin çıkışından 10-12 gün sonra yabancı otların yok edilmesi toprağın gevşetilmesi ve karıkların hafifçe oluşturulması için elle hafif bir çapa yapılır. Bu çapalamada, bitkilerin 25-30 cm sıra üzeri mesafelerini sağlayacak şekilde seyreltmeleri de sağlanır. Bu çapalamadan sonra sıralar arasına listelerle çekilip, sulama için karıklar açılarak hafif bir boğaz doldurulması yapılır. Sulamalardan sonra toprak tava geldikçe, listerle karıklar derinleşerek boğaz doldurma işlemine devam edilir. Ginoforlar görüldüğünde bu işlemlere kesinlikle son verilmelidir.
3.8 Hasat, Harman ve Depolanması
Yerfıstığında hasat zamanı, yaprakların hafif sarardığı, danelerin çoğunluğunun koyu renge dönüşüp normal iriliğini aldığını ve kapsüllerin iç zarında kahverengi çizgilerin görüldüğü devredir.Yerfıstığı hasadında söküm işlemi özel olarak yapılmış fıstık sökme aletiyle yapıldığı gibi, kulağı kırılmış tek soklu pulluk, bel, kürek, veya ele de alınabilir. Yerfıstığı kabuklu olarak depolanmalıdır. Depolamada ürünün nemi bilinmelidir.Depolanacak kabuklu fıstıklarda nem %7-8, depoda ise %60 oranını aşmamalıdır.
4. VERİM
Enstitülerce yapılan araştırmalarda, Harran Ovası'nda ana ürün yerfıstığında 330-340 kg/da, ikinci ürün koşullarında ise 210-220 kg/da kabuklu fıstık verimi elde edilmiştir. Bu verimlerin çiftçi koşullarında 240-280 kg/da ve 180-200 kg/da olduğu belirlenmiştir.


kaynak:gap.gov.tr

SUSAM TARIMI

1. TANIMI VE ÖNEMİ
Susam dik büyüyen tek yılık bir bitkidir. Boyu (30-125 cm) ye kadar uzayabilir. Gövdeler uzunlamasına oluklu (karıklıdır) ve sık tüylüdür. Ülkemizde tarımı yapılan yağ bitkileri içerisinde önemli bir yeri olan susam, tohumlarında %50-60 yağ içeren yazlık ve otsu bir bitkidir. Bileşiminde ayrıca %25 protein bulunmaktadır. Besleyici özelliği ve lezzetinden dolayı insan besini olarak çok miktarda tüketilir. GAP'ın devreye girmesiyle bölgemizde sulanabilir 1997 yılında GAP bölgesinde susamın ekiliş alanı 40,642 ha olup,bu üretim alanından 9,548 ton susam elde edilmiştir.
2. İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ
2.1 İklim İsteği
Susam sıcağı çok seven bir yağ bitkisidir. Tropik, suptropik ve ılıman iklim kuşağının sıcak bölgelerinde yetiştirilen susam, 90-120 günde gelişme devresini tamamlar. Bu devre içinde aylık ısı ortalamasının 20 ºC den aşağı düşmemesi ve tohumların çimlenmesi esnasında toprak sıcaklığının 15 ºC- 20 ºC ve daha yukarı ısılarda olması gereklidir. Gelişme süresinin 2500-2800ºC lik ısı toplamına gereksinimi vardır.
2.2 Toprak İsteği
Susam toprak isteği bakımından fazla seçici değildir, her toprak koşullarında yetiştirilebilirse de, en iyi şekilde kumlu-killi allüviyal topraklarda yetişir. Orta derecede ağır, humuslu topraklarda iyi gelişmesine karşın fazla killi ve kireçli ağır toprakları sevmez. Yeni tarıma açılan fundalık arazilerde de susam, iyi gelişebilen bir bitkidir.
3. YETiŞTİRME TEKNİĞİ
3.1 Ekim Nöbeti
Susam yetiştirme süresinin kısalığı yönünden, hemen hemen her kültür bitkisi ile ekim nöbetine girebilir. Ayçiçeği, mısır, pamuk ve yerfıstığı ile karışık tarımı yapılabilir. Çapa bitkileri ve baklagillerden sonraki ekilişlerde verimli olup, aynı yere arka arkaya ekilebilir. Bölgemizde mercimek ve hububat hasadından sonra yaygın bir şekilde ikinci bir ürün olarak tarımı yapılmaktadır. Genel olarak pamuk-buğday -susam şeklinde üçlü münavebe, en çok yapılan münavebe şeklidir.
3.2 Çeşit
Araştırma kuruluşlarınca GAP Bölgesinde Özberk-1982 çeşidi tavsiye edilmektedir.
3.3 Toprak Hazırlığı
Susam tohumu çimlenme gücü yüksek, tohumlarının küçük olmasından dolayı ise çıkış gücü zayıftır. Bu yüzden susam ekilecek toprağın çok iyi hazırlanması gereklidir. Ana ürün ekilişleri için toprak, sonbahar ve kış aylarında sürülür, daha sonra , ilkbaharda toprak tavında iken, ikileme yapılır. Diskaro çekildikten ve son diskaro altına gerekli görülen gübre miktarı atıldıktan sonra toprak tavının kaçmaması için sürgü = tapan çekilerek toprak ekime hazırlanır.
İkinci ürün susam tarımından, ana ürün hasadından sonra genellikle toprakta yeteri kadar tav bulunmaz. Ekimden sonra tarladaki nemin hızla kaybolmasına neden olan anız, tav suyu verilmeden önce iyice temizlenmelidir. Bundan sonra toprağa gerekli tav suyu verilir.
5-7 gün sonra da tava gelen toprak pulluk derinliğinde sürülür. Keseklerin parçalanması için 1-2 kat diskaro çekilir, son diskaro altına gerekli gübre miktarı atıldıktan sonra, sürgü çekilerek toprak ekime hazırlanır.
3.4 Ekim
Susam çimlenme gücü yüksek, çıkış gücü ise zayıf bir bitki olduğundan, ekimin mutlaka tavlı toprağa yapılması gereklidir. Susam tohumları küçük ve hafif olduğundan, dekara atılacak tohumluk miktarının ayarlanması çok önemlidir. Serpme ekimde dekara 800-1000gr, mibzerfle sıraya ekimde 400-600 gr tohum yeterlidir. Genelde ekim iki şekilde yapılır.
3.4.1 Serpme Ekim;İyi bir tohum yatağının hazırlanmasından sonra tohum dere kumu ile karıştırılarak, usta ekicilere yaptırılmalı, tohumun tavlı toprağa düşmesi için hafif bir diskaro ve sürgü çekilmelidir.
3.4.2 Mibzerle (sıraya) Ekim;Mibzerle sıraya ekimde, sıra arası 60-70 cm, sıra üzeri 20-25 cm olmalıdır. Sıra üzeri mesafeler ekimden 20-30 gün sonra tekleme esnasında ayarlanır. Susam ekiminde en iyi sonuç mibzerle yapılan ekimden alınır.
Susam ekim derinliği 1.5-2.5 cm olmalı,Sıcak, kuru ve rüzgarlı havada ekim yapılmalıdır.
3.5 Gübreleme
Susamın gelişme süresinin kısalığı nedeni ile gerekli görülen gübrenin tamamının ekimden önce son diskaro altına atılması zorunludur. Verilecek gübre miktarı; bölgenin iklim ve toprak koşullarında, ekilecek çeşide, tarımın sulu ve kuru olarak yapılmasına bağlıdır. İyi bir verim için dekara saf madde olarak 7 kg azot, 5 kg fosfor ve 5-10 kg potasyum verilmelidir. Gübre çeşitleri ve bir dekara verilecek miktar olarak aşağıdaki seçeneklerden biri kullanılmalıdır.
% 21 Amonyum sülfat 35 kg
% 16 -18 Süper fosfat 25-30 kg
% 48-50 Potasyum sülfat 10-12 kg
Kompoze gübre (15-15-15) 30-35 kg
3.6 Sulama
Susam su isteği aşırı olamayan bir bitkidir. Ancak yetiştirme sürecinde yapılacak düzenli sulamanın verimi arttıracağı bilinmektedir. Kıraç ve kışlak arazilerde ana ürün olarak susuz yetiştirilirse de, ikinci ürün ekilişlerinde mutlaka sulama yapılmalıdır. 2. ürün ekilişlerinde ekimden önce tarlada yeterli rutubeti sağlamak için tav suyu verilir. Olgunlaşma sürecince 1-3 defa sulama yapılabilir. Ancak sulamada çok dikkatli olunmalı göllenme yapılmalıdır.
3.7 Bakım
Susamda ilk gelişme çok yavaş olup, çiçeklenme ile birlikte büyüme hızlandığından bitkiler 10-15 cm oluncaya kadar tarlaya girilmemelidir. Daha sonra tarlanın otlanma durumuna göre el çapası veya mibzerle sıraya ekim yapılmış ise, traktör ara çapası geçirilir, sık olan yerlere seyreltme yapılır. Susamda ilk çiçeklenme gün sayısı 45-50 gün kadardır. Çiçeklenme başlangıcı ile beraber bitkiler boylanmaya başlar. Sulamalardan sonra 2-3 el çapası, mibzerle ekimde traktörle ara sürüm yapılır. Bitkiler 40-50 cm boylandıktan sonra çiçeklerin döllenmeden dökülmelerine neden olmamak için tarla içine girilmemelidir.
3.8 Hastalık, Zararlıları ve Mücadelesi
Ekimden sonra bozkurt (Agrosit spp) ve fide devresinde görülebilen susam güvesi (Antigastra catalaunalist) ve çiçeklenmeden itibaren görülen beyaz sinek (Bemisia tabacil) zararlısına karşı uygun ilaçlarla mücadele yapılmalıdır. Susam bitkisinde en çok görülen hastalıklar; solgunluk hastalığı, susam bakteri solgunluğu, yaprak leke hastalığı, susam alternaryasıdır. Bu hastalıklara karşı ekimden önce tohumlar, pazarda hazır bulunan tohum ilaçlarından biri ile ilaçlanır.
3.9 Hasat, Harman ve Depolanması
Bitkilerin yaprak ve kapsüllerinin sararması, yaprakların kısmen dökülmesi, çiçeklenmenin durması, alt kapsüller elle kırıldığı zaman tohum renklerinin beyaz tanelilerde koyu sarı, kahverengi tanelilerde açık kahverengiye dönüşmesi bitkinin söküme geldiğini gösterir. Söküm elle yapılır. Elle sökülen bitkiler gelişmelerin bir süre daha devam ettireceği için 10-25 bitki bir arada bağlanarak, tabanı düz ve temiz bir yerde, kök kısımları dışarı ve baş kısımları iç tarafa gelmek üzere baskıya alınır. Baskıdan çıkarılan demetler, beton veya düz bir zemin üzerinde, 8-10 demet bir arada olmak üzere, konulur ve tepe kısmından ip veya otlarla bağlanır. Daha sonra elde edilen tohumlar uygun harman makinalarında vantilatör vasıtasıyla savrularak temizlenir, çuvallanır.Susam yağlı tohum olduğundan iyi muhafaza edilmesi gerekir. Hava sirkülasyonunun bulunduğu serin, kuru bir yerde veya depolarda muhafazaya alınmalıdır.
4. VERİM
Susamın normal şartlarda v erimi 60-80 kg/da dır. İyi tohumluk yeterli gübre, sulama ve kültürel işlemler ise verimi oldukça yükseltir. Genelde bölgemizde kuru tarım alanlarında yapılan susam ziraatında normal olarak verim 20-30 kg dır.

kaynak:gap.gov.tr

AYÇİÇEĞİ TARIMI

1. TANIMI VE ÖNEMİ
Ayçiçeği memleketimizde son zamanlarda üretimi son zamanlarda artmış tek yıllık bir yağ bitkisidir. Bitkisel yağ üretimimizin %46'sı ayçiçeğinden karşılanmaktadır. Yağı sıvı olarak kullanıldığı gibi, margarinlerin yapılmasında da kullanılmaktadır. Küspesi hayvan yemi, sap ve tablaları ise yakacak olarak kullanıldığı gibi selüloz endüstrisinde de kullanılmaktadır. Külü %36 potasyum ihtiva eder ve gübre olarak kullanılır. Tanesi çerez olarak kullanılır.
2. İKLİM VE TOPRAK İSTEKLERİ
2.1 İklim İsteği:
Ayçiçeği, kara iklim kuşağında ve ılıman iklimin yağışlı bölgelerinde de yetiştirilebilmektedir. Kısmen kuraklığa dayanıklı bir bitkidir. 4-6 yapraklı oluncaya kadar, ilkbaharın geç donlarına dayanır. Kurak bölgelerde sulanmalıdır.
2.2 Toprak İsteği:
Derin, rutubetli, organik maddelerce zengin topraklarda iyi yetişir. Nehir kıyıları gibi alüviyal ve potasyumca zengin topraklarda verimi artar. Asitli topraklar ayçiçeği için elverişsizdir.
3. YETİŞME TEKNİĞİ
3.1 Ekim Nöbeti:
Ayçiçeği, orabanş zararı topraktan fazla potasyum (K) kaldırıldığı için aynı tarlaya üst üste ekilmesi iyi değildir.En çok uygulanan ekim nöbeti şöyledir. Sulanmayan bölgelerde buğdaygil (buğday, arpa, çavdar, mısır vs.)'nin arkasından ayçiçeği ekilir veya ayçiçeği ekilen tarlaya buğdaygil ekilir.
3.2 Çeşitler:
GAP BKİB'ca 1987-1992 yılları arasında Şanlıurfa Koruklu Araştırma İstasyonunda yaptırılmış olan denemeler sonucunda da Romson-59 (192.42 kg/da), Fundulea-206 (187.31kg/da), Sorem-80 (163.46 kg/da), Sunbred-254 (127.45 kg/da) gibi çeşitler önerilmektedir. Ayrıca bölgede bulunan Şanlıurfa Araştırma Enstitüsü , sulu şartlarda Türk-Ay-1 ve G-3312 kurda ise V.8931 çeşitlerini önermektedir.
3.3 Toprak Hazırlığı:
Ayçiçeği ekilecek tarla, sonbaharda 20-25 cm derinliğinde sürülmelidir.İlkbaharda ise tarla otlu ise kazayağı veya diskaro ile 8-10 cm'lik bir sürümden sonra tırmık veya sürgü ile yüzlek işlenerek tohum yatağı hazırlanır.
3.4 Ekim:
Ekim yöremizde I. üründe mart sonu ve nisan ayı başında II. ürün de haziran sonu temmuz ortasına kadar yapılır. Ekim sıraya ve sıra arası 70 cm, sıra üzeri 35 cm olacak şekilde yapılmalıdır. Dekara atılacak tohum pinomatik mibzer kullanıldığında 500-600 gr, normal mibzer kullanıldığında 1.5-2 kg dır. Ekim derinliği 4-6 cm olmaktadır.
3.5 Gübreleme:
Uygulanacak gübre miktarı, 10 kg/da N, 8-10 kg/da P2O5. Azotlu gübrenin yarısı v fosforlu gübrenin tamamı ekimle beraber, azotlu gübrenin diğer yarısı ise bitki 25-30 cm olduğunda uygulanmalıdır.
3.6 Sulama:
Sulama karık metodu ile bitkinin ihtiyaç duyduğu zamanlarda yapılmalıdır. Bitki tabla teşekküllü, çiçeklenme ve süt olumu devresinde suya oldukça duyarlıdır. Bu devrelerde dikkat edilerek bitki 15-20 cm olduktan sonra 8 günde bir sulanmalıdır.
3.7 Bakım:
Çapa, bitki 5-6 yapraklı (10-15 cm boylandığında) fazla derine inmeden uygulanır ve aynı anda tekleme yapılır. Çapa, bitki 25-30 cm olduğunda uygulanır. Bu dönemde azotlu gübrenin ikinci yarısı uygulanarak boğaz doldurulması yapılır.Çapa, ise çiçeklenmeden önce yapılır.
3.8 Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi:
3.8.1 Hastalıkları ve Mücadelesi;
Mildiyo (Plasmopara Halsedii): Sıcak ve rutubetli havalarda görülür. Bitkinin yapraklarına arız olur. Verim ve kaliteyi düşürür. Sıra üzerinde sık bitki bulundurmamak gerekir.
Gri Küf: Çiçeklenme devresinde zarar veren mantari bir hastalıktır. Tablalarda gri ve siyah küf şeklinde lekeler meydana getirir. Olgunlaşmış tohumları çürütür. Küflü tablalar kesip yakılmalı, hasat ve harmanı yağışlı mevsime bırakmamak gerekir.
3.8.2 Zararlıları ve Mücadelesi;
Orabanş: Köklerin geliştiği sırada çimlenir. Kökler üzerine tutunarak beslenir. Demet halinde mor çiçekleri vardır. Orabanşa dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.
Kuşlar (Sığırcıklar, Serçeler, Kargalar): Ekilmiş tohumlar ile yeni çıkmış filizlere zarar verirler. Serçeler süt olgunluğundaki daneleri yerler.
3.9 Hasat, Harman ve Saklanması:
Hasat elle (bıçak, orak vs.) veya biçerdöverle yapılır. En uygun hasat zamanı; tabla üzerindeki sarı çiçeklerin (Steril çiçekler) kuruyarak dökülmesi, sapların alttan itibaren 2/3 kısmındaki yaprakların kurumuş olması, tabla arkasının sarı-kahverengi bir renk alması tabla ortasına yakın danelerin olgunlaşarak sertleşmesi ve tabii rengini almış olması en uygun hasat zamanını gösterir.Ayçiçeği olgunlaşıp hasat edildiğinde %15-20 arasında nem ihtiva eder.Serilerek kurutulur. Daha sonra elle veya batozla daneler ayrılır. Daneler kalburdan geçirilir. Geçirme işleminde tabla parçalarının kalmamasına özen gösterilmeli.
4. VERİM
Kuru koşullarda ayçiçeği 100-150 kg/da, sulu koşullarda ise 250-400 kg/da ürün alınabilir. Dane miktarına yakın kurutulmuş tabla, 2-3 katı kadar kuru sap ve kök elde edilir.

kaynak:gap.gov.tr

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

1. TANIMI VE ÖNEMİ
Buğday, tek yıllık bir bitki olup, her türlü iklim ve toprak koşullarında yetişebilecek çok sayıda çok sayıda çeşitlere sahip olması nedeniyle, dünyanın hemen her tarafında yetiştirilmektedir. Buğday gerek dünyada; gerekse ülkemizde en fazla üretilen tarım ürünüdür.
2. İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ
2.1 İklim İsteği:
Buğday genellikle ılık ve serin iklim şartlarında yetişir. Buğday, gelişmenin ilk devrelerinde (çimlenme, kardeşlenme) yüksek sıcaklıktan hoşlanmaz. Sıcaklık 5-10 ºC; nisbi nem %60'ın üstünde olursa bitki normal gelişmesine devam eder. Vegatatif gelişenin ileri devresinde (sapa kalkma) fazla sıcaklık istemez.10-15 ºC'lık sıcaklık, %66 nisbi nem ve az ışık, iyi bir gelişme için uygundur. Buğday yıllık yağışı 350-1150 mm olan iklim bölgelerinde yetişebilmektedir. Kaliteli ve bol ürün yıllık yağışı 500-600 mm olan yerlerde veya toprakta bu nemi sağlayacak sulamalarda alınabilmektedir.
2.2 Toprak İsteği:
Buğday derin, killi, tınlı-killi olan ve yeterli organik maddesi olan fosfor ve kireci bulunan, kumlu tınlı topraklar en iyi buğday topraklarıdır. Toprakta organik madde arttıkça, buğdayın verimi de artar. Besin maddesi yönünden fakir topraklarda kaplıca çeşitleri, orta şartlarda ekmeklik çeşitleri, en iyi şartlarda da makarnalık çeşitleri ekmek daha uygundur.
3.YETİŞTİRME TEKNİĞİ
3.1 Ekim Nöbeti:
Bölgemizde kuru ve sulu koşullarda buğday çeşitli kültür bitkileri ile münavebeye girmektedir.
Kuru koşullarda;
Buğday-Nadas-Buğday
Buğday-Mercimek-Buğday
Buğday-Mercimek-Arpa
Sulu koşullarda;
Buğday-İkinci ürün-Pamuk
Buğday-İkinci ürün-Sebze
Buğday-İkinci ürün-Yem bitkileri
Buğday-İkinci ürün-Pamuk-Arpa-İkinci ürün
Buğday-İkinci ürün-Mercimek-İkinci ürün
(İkinci ürün: Yerfıstığı, Mısır, Susam, Ayçiçeği vs.)
3.2 Çeşit:
Buğday türleri genellikle kaplıca gurubu, makarnalık buğdaylar gurubu, ekmeklik buğdaylar gurubu olmak üzere 3 guruba ayrılır. Kaplıca gurubu altında yetiştirilen buğdaylar daha çok hayvan yemi, kısmen de bulgur olarak kullanılır. Araştırma sonuçlarına göre ekimi önerilen çeşitler:
Sulu koşullarda ekmeklik çeşitlerden Marmara-86, Shom-IV, Kop, Seri 82, Shom II ve Orso; makarnalık çeşitlerden Shom I, Gediz-75, Korifla, Fırat 93, Omrabia, Dicle-74, Balcalı-85 ve Diyarbakır-81 önerilmektedir.
Kuru koşullarda ekmeklik çeşitlerden Marmara-86, Shom-IV, Gönen, Çukurova-86, Kop; makarnalık çeşitlerden Diyarbakır-81, Gediz-75, Dicle-74, Shom-I, Korifla, Balcalı-85 önerilmektedir.
3.3 Toprak Hazırlığı:
3.3.1 Kuru koşullarda;Bölgemizde kuru koşullarda buğday-nadas veya buğday-mercimek ekim nöbeti uygulanmaktadır. Bu nedenle buğday-nadas sisteminde, buğday hasadını müteakip hiçbir toprak işlemesi yapılmadan, ekim sahası kışı geçirdikten sonra, erken ilkbaharda mart ayının ikinci yarısından itibaren toprak uygun tava geldiğinde soklu pullukla sürüm yapılır. Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanır. Buğday-Mercimek hasatından sonra toprak gölge tavında iken derim sürüm yapılır. Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanmış olur.
3.3.2 Sulu Koşullarda;Sulanan sahalarda buğday genellikle çapa bitkileri ile münavebeye girmektedir. Bu nedenle sonbaharda ön bitki hasatından sonra, bitki kalıntıları temizlenmeli veya uygun alet ekipmanla parçalanmalı, bundan sonra döner kulaklı pullukla derin sürüm yapılıp, toprağa karıştırılmalıdır.
Daha sonra diskharrow ve tırmık çekilerek keseklerin toprağa karıştırılmalıdır. Daha sonra diskharrow ve tırmık çekilerek keseklerin kırılması sağlanır. Kesekler kırıldıktan sonra flot çekilerek, tohum yatağı hazırlanır.
3.4 Ekim:
Buğday ekimi bölgemizde genellikle 15 Ekim-15 Kasım tarihleri arasında yapılmaktadır. Ekimde geç kalınmamalıdır. Aksi halde kışlık buğdaydan da, yazlık buğday gibi düşük verim elde edilmektedir. Onun için günlük ortalama ısının 5-8 ºC etrafında seyrettiği devrede buğday ekimi yapılmalıdır. Kışlık buğdayların 5-8 cm derinlikte ekilmesi verimin artmasında önemli etkendir. Ekime hazır vaziyetine getirilen tohum yatağına kuru koşullarda 15-17 kg/da, sulu koşullarda ise 13-15 kg/da üzerinden mibzerle ekim yapılmalıdır. Ekimden önce tohum mutlaka civalı ilaçlarla ilaçlanmalıdır.
3.5 Gübreleme:
Buğdayda dengeli bir gübreleme yapmak için gübre mutlaka toprak tahlilleri neticesine göre atılmalıdır. Araştırmalar sonucunda; Bölgemizde buğdaya kuru koşullarda 6-8 kg/da N, 9 kg/da P2O5, sulu koşullarda ise 16 kg/da N, 13 kg/da P2O5 karşılığı azotlu ve fosforlu gübre verilmesi önerilmiştir. Azotlu gübrenin ilk yarısı ve fosforlu gübrenin tamamı ekimde, azotun ikinci yarısı ise kardeşlenme başlangıcında uygulanmalıdır. Azotlu gübre toprak yüzeyine, fosforlu gübre mibzerle banda verilmelidir.
3.6 Sulama:
Buğday bitkisinin suya ihtiyaç duyduğu veya en fazla su tükettiği dönemleri sapa kalkma, başaklanma ve süt olum dönemleridir. Sapa kalkma Mart sonu, başaklanma Nisan başı ve süt olumu ise Mayıs başına rastlamaktadır. Buğday öncelikle başaklanma başlangıcı ve süt olumunda olmak üzere iki kez sulanmalıdır. Ancak suyun pahalı ve kıt olduğu yer ve durumlarda, bir defa sulamaya olanak verile biliniyorsa sulama başaklanma başlangıcında yapılmalıdır. Suyun bol olduğu ve kurak geçen mevsimlerde ise sapa kalkma, başaklanma ve süt olumunda olmak üzere 3 defa sulanmalıdır. Eğer buğday ekim mevsiminde çıkış için toprakta yeterli nem yoksa ve mevsim itibariyle kurak geçiyorsa ekimde de sulama yapılmalıdır. Sulamalar toprağın 90 cm derinliği doyuracak şekilde yapılmalıdır. Sulamalara ne zaman su verileceği ise nem kontrol çubukları ile kontrol edilebilir. Basit bir 08-10 luk demir "T" çubuk toprağa bastırılınca 30-40 cm girebiliyorsa sulama yeterlidir. Bu kontrol suyunbulunduğu yerde yapılmalıdır.
3.7 Hastalıkları, Zararları ve Mücadelesi:
3.7.1. Buğday Hastalıkları ve Mücadelesi;Bölgemizde en çok rastlanan buğday hastalıkları; Sürme (kör), pas hastalıkları (sarı pas, kahverengi pas, kara pas), rastık, kök ve boğaz çürüklüğü'dür.
Sürme (kör): Hastalıklı bitkiler sağlamlardan daha kısa boyludur. Daneler yuvarlağa yakın bir şekil alır. Ezilince siyah bir toz kitlesi ile dolu oldukları görülür. Dayanıklı çeşit kullanarak, yazlık ekim yapılarak ve ekim öncesinde tohumlar ilaçlanarak mücadele yapılmaktadır.
Sarı Pas (kınacık): Yapraklar üzerinde sarı, dar, uzunca, birbirine paralel noktalı çizgiler halinde sap ve başakta meydana gelirlerse de genellikle yaprak ve kavuzlarda görülür.
Kahverengi Pas: Sarı pastan sonra görülür. Püstülleri kara pasınkinden koyu, kara pasınkinden daha açıktır. Püstüller dairevi yığınlar meydana getirir.
Kara Pas: En geç görülen pas türüdür. Püstüller rastgele dağılmışlardır. Püstüllerin üzerindeki epidermisin yırtılması ile bariz olarak tanınır. Pas Hastalıklarının Mücadelesi;
-Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanmak
-Yabancı ot mücadesi yapmak
-İlaçlı mücadele
Rastık: Hastalıklı buğday, başak çıkarır çıkarmaz görülür. Hastalığa yakalanmış bitkiler sağlamlardan daha kısa ve zayıf olup, genellikle kardeşlenmezler ve erken olgunlaşırlar.
Buğdayın başakları çiçek zamanı siyah bir toz kitlesi hastalık etmeni fungusun sporlarıdır. Bu sporlar rüzgarın etkisiyle etrafa dağılır ve daha sonra geride sadece başak ekseni kalır. Mücadesi;
-Hastalıksız tohum ekilmeli
-Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanmak
-Tohum ilaçlaması yapmak
Buğdayda kök ve boğaz çürüklüğü: Daha ziyade buğdaygillere arız olur. Kuru ziraat yapılan bölgelerde kışlık buğdaygillerde daha çok görülür. Alkali topraklarda hastalık daha etkendir. En belirgin başaklanma dönemindedir. Bitki vaktinden erken sararır ve beyazlaşır. Başak dane tutmaz veya daneler cılız kalır. Bazen başak vermeyebilir. Sap, yaprak ve başakta hızlı bir beyazlaşma görülür. Mücadelesi;
-Hastalıksız tohum ekilmeli
-Yeterli miktarda azotlu gübre atmak
-Sürüm ve yaz nadası hastalığı azaltır
-Tohum ilaçlaması
3.7.2 Buğday Zararlıları ve Mücadelesi:
Süne: Toprak renginde, bazen siyah geniş vücutlu, 11-12 mm uzunlukta 7-8 mm genişlikte emici bir böcektir. Yaprakları ve daneyi emer. Mücadelesi; Süne mücadelesi prensip itibariyle 1-3 yaşlı genç nimf döneminde ilaçlama suretiyle yapılmalıdır.
Kımıl: Süneye benzer, ancak vücudu süneye göre dar ve baş iridir. Vücudun üstü esmer, sarı ve hafif açık beneklerle bezenmiştir. 4 halkalı bir hortumu vardır. Buğdayın yapraklarını ve daneyi emer. Mücadelesi; Kışlamış erginlerde, nimf ve yeni nesil erginlerde olmak üzere iki dönemde ilaçlama mücadesi yapılmaktadır.
Ekin Balmumu: Ergini, esmer, kırmızı renkte, kanatları açık kahverengi baş ve thorax esmer veya siyah elytraları kırmızı ortalama 10-15 mm uzunluğunda bir böcektir. Larvaları buğdayın köklerini yiyerek, erginleri ise hububatın süt olum döneminde başaklarda kapçık, kavuz ve daneleri kemirerek zararları olmaktadırlar.Mücadelesi; Ergin çıkışı başladıktan bir hafta sonra m2 de ortalama 14-15 ergin bulunan tarlalarda başlanmalı ve zarar sona erinceye kadar devam edilmelidir. İlaçlı mücadele günün serin saatinde erginler uçuşa başlamadan önce yapılmalıdır.
Ekin Güvesi: Ergin küçük bir kelebektir. Zarara sebep olan larvalar koyu sarı renkli olup, boyları 10 mm kadardır. Larvaları yaprağın içine girerek alt ve üst epidermis arasındaki parankim dokusunu yiyerek tahribat yaparak, bitkinin özümleme yapmasına mani olur.Zarar gören bu kısım dondan zarar görmüş gibi sararır, sonra kurur.Mücadelesi; Larvalar 6 mm ulaştığı zaman ilaçlı mücadelesi yapılmalıdır.
Ekin Kurdu (Zabrus Sp): Pup olmaya yakın devrede larvaları 30-35 mm boyunda olup, beyazımsı renktedir. Başa yakın üst seğmentleri koyu kestane, göğüs kısmı ve ayakları esmer renklidir. Ayaklar kazıcı yapıdadır. Uç kısımlarında tırnaklar yer alır. Erginlerde baş büyük olup, antenleri içindedir. Renkleri kırmızımsı esmerdir. Zararlının boyu 14-16 mm'dir. Zabrus larvaları hububat yapraklarının uçlarını yuvalarına çekerek, bilahare toprak yüzünde yumak şeklinde bir bakiye teşkil eden yaprak sinirleri kalıncaya kadar yemelerine devam ederler. Bir kökten çıkan yaprakları bitirdikten sonra diğerlerine geçerler.Mücadelesi;
-Kültürel tedbirler (münavebe),
-Mihaniki mücadele (Larvaların ilk göründüğü devrede toprağın bastırılması),
-Kimyasal mücadele (Tohum ve satıh ilaçlaması) şeklinde olmalıdır.
Yabancı Otlar: Buğdayda yabancı ot mücadelesi önemlidir. Yabancı ot mücadelesi yapılmayan alanlarda veriminde % 30'a varan azalmalar tespit edilmiştir.
Buğday ekili sahalarda görülen önemli yabancı otlar: Yabani hardal, sarı ot, yabani tere, köygöçüren, yabani fiğler, pelemir, ballı baba, yabani gonca, tilki kuyruğu, sütleğen, peygamber çiçeği, yabani yulaf vb.Mücadelesi; Yabancı otlar 3-5 yapraklı oldukları devrede ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Buğdayda ise kardeşlenme ile sapa kalkma devreleri arası en uygun ilaçlama zamanıdır. Münavebe ise yabancı ot kontrolü için en önemli kültürel tedbiridir.
3.8 Hasat, Harman ve Depolanması:
Buğday, biçerdöğer, tırpan ve orakla hasat edilebilir. Hasat zamanının seçiminde dane dökme, hasat edilecek üründe su oranı ve makinaların çalışabilme durumu gözönüne alınmalıdır. Hasat orak ve tırpanla yapılacaksa sarı olum devresi uygundur. Biçerdöğerle yapıldığında biraz daha geç olarak yapılamalıdır. Biçerdöğerle yapılan hasatta dane su oranı %13-15 arasında olmalıdır. Hasat erken yapıldığında saplar henüz nemli olduğundan makinanın çalışması ve danelerin kavuzlardan ayrılması güçleşir. Süt olumunda hasat edilen danalerde 1000 dane ağırlığı düşer ve danelerde çalıklaşma görülür. Geç hasatta ise, özellikle dane dökülmesi fazla olur ve dolayısıyla ürün miktarı düşer. Makarnalık buğdaylar geciktirildiğinde dane parlaklığını kaybeder. Tırpan veya orakla biçilen buğdaylarda harman, harman makinası (batöz) veya dövenle yapılır. Buğday tohumunu yabancı ot tohumlarından, taş veya topraktan arındırmak için selektörden geçirilmelidir. Bu işlem esnasında tohumluk olarak ayrılanlarında ilaçlanması sağlanmış olmaktadır.
Buğdayın depolanması (saklanması): Ambar olarak kullanılacak bina rutubet almayan kuru, havadar ve aydınlık bir yer olmalıdır. Bir ton ürün için en az 1.5 m2 alan hesap edilmelidir. Saklama yerine getirilen buğdayın su oranının %12-14'ün altında bulunması gerekir. Depo için en iyi ısı derecesi +4 ºC dir. Ambara koyulacak buğdayın içerisinde yabancı tohum bulunmaması gerekir, çünkü bunların vereceği yaşlık hububatın kızışmasına neden olur.
4. VERİM VE MALİYET
4.1 Verim:
Bölgemizde kuru koşullarda buğday verimini etkileyen en önemli faktör, yıllık yağışlar ve bunların buğdayın yetişme süresi içerisindeki dağılışıdır. Özellikle Mart ve Nisan aylarındaki yağışlar o yılki buğday verimini müspet veya menfi yönde etkilemektedir. Verim üzerinde etkili olan diğer faktörler ise çeşit, gübreleme, bakım, kültürel işlemler vs. dir. Sulu koşullarda ise sulama zamanı, adedi ve verilecek su miktarı da verim üzerine etkilidir.

kaynak:gap.gov.tr

ARPA YETİŞTİRİCİLİĞİ

1. TANIMI VE TOPRAK İSTEĞİ
Arpa tek yıllık bir uzun gün bitkisidir. Fakat değişik gün uzunluklarına da uyabilir. Arpa, tahıllar içerisinde en çok kardeşlenenlerdendir. Olağan durumda 5 - 8 kardeş verir. Bitki boyu ortalama 35-100 cm kadardır. Başakları ortalama 8 - 15 cm boyunda olup 2, 4 ve 6 sıralıdırlar. Çiçeği kavuz ve kapçık sarar, kavuzlu arpalarda bunlar daneye yapışıktır ve harmanda ayrılmazlar. Danenin ortalama % 10 - 13 kadarı kavuzdur. Dane yapısında % 9 - 13 ham protein, % 67 kadarda karbonhidrat bulunur. Arpa serin iklim tahılları içerisinde buğdaydan sonra en çok ekimi yapılandır.Arpa daha çok hayvan yemi olarak kullanılır. Yem olarak değeri mısırın % 95'i kadardır. Yemlik arpalarda protein oranının fazla olması istenir. Kavuzun fazla olması besleyicilik değerini düşürür.Kullanıldığı önemli alanlardan biri de malt sanayidir. Bira üretimi için gerekli olan malt iki sıralı beyaz arpalardan elde edilmektir. Biralık arpalarda protein oranının düşük olması gereklidir.(% 9 -10.5)Yurdumuzda yetiştirilen arpaların çoğunu biralık arpalar oluşturmaktadır. Tarımsal işlemlerin gereği gibi yapılması durumunda kaliteleri daha da yükselecek ve ihraç etme olanakları da doğacağından, ülkemize döviz getiren tarım ürünlerinden biride arpa olacaktır.
2. İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ
2.1 İklim İsteği:
Arpa, fazla soğuk ve fazla sıcak olmayan, nispi nemi yüksek olan yerlerde iyi gelişir. Sıcaklığı 0 ºC nin altına düşmeyen ve 18 - 20 ºC'nin üzerine çıkmayan, nispi nemi % 70 - 80 olan yerler arpa için çok uygundur.
2.2 Toprak isteği:
Arpa için en uygun topraklar, organik maddece zengin, milli, havalanması ve nemliliği uygun, nötr reaksiyonlu (PH'ı 5 ile 8) topraklardır.
3.YETİŞTİRME TEKNİĞİ
3.1 Ekim Nöbeti:
Bölgemizde buğday gibi arpa da kuru ve sulu koşullarda çeşitli kültür bitkileri ile münavebeye girmektedir. Kuru koşullarda;
Arpa-Nadas-Arpa
Arpa-Mercimek-Buğday-Mercimek
Arpa-Nadas-Buğday-Nadas
Sulu Koşullarda;
Arpa-İkinci ürün-Pamuk
Arpa-İkinci ürün-Sebze
Arpa-İkinci ürün-Pamuk-Buğday-İkinci ürün
Arpa-İkinci ürün-Mercimek-İkinci ürün
(İkinci ürün : Soya, Yerfıstığı, Mısır, Susam, Ayçiçeği vs.)
(Yem Bitkileri : Yonca, Fiğ, Korunga, vs.)
3.2 Çeşit:
Yapılan araştırmalar sonucu;Sulu koşullarda; biralık çeşit ve hatlardan; Clipper (480 kg/da), Er-Alam (506 kg/da), Arupo "S" (473.49 kg/da), Nefia (470.97kg/da), Legia (494.83kg/da), Gold Marker (553 kg/da), yemlik çeşit ve hatlardan; Yeşilköy (571.53kg/da), Beecher / Brigs L (590.95kg/da), Amp-Hc 1905 (548.70kg/da), H2 72 / Brigss (518.35kg/da), Manker (621.27 kg/da)'in bölge koşullarına uyum sağladığı tespit edilmiştir.Kuru koşullarda; Hamidiye 85, Şahin 91, Gem, Kaya gibi çeşitler tavsiye edilmektedir.
3.3 Toprak Hazırlığı:
3.3.1 Kuru Koşullarda; Bölgemizde kuru koşullarda arpa-nadas veya arpa-mercimek ekim nöbeti uygulanmaktadır.Bu nedenle Arpa nadas sisteminde, arpa hasadını müteakip hiçbir toprak işlemesi yapılmadan, ekim sahası kışı geçirdikten sonra, erken ilkbaharda Mart ayının ikinci yarısından itibaren toprak uygun tava geldiğinde soklu pullukla derin sürüm yapılır.Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanır. Arpa-Mercimek ekim nöbetinde ise; mercimek hasadından sonra toprak gölge tavındayken derin sürüm yapılır. Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanmış olur.
3.3.2 Sulu koşullarda; Sulanan sahalarda arpa genellikle çapa bitkileri ile (pamuk, sebze, mısır, yerfıstığı, soya vb.) münavebeye girmektedir. Bu nedenle sonbaharda ön bitki hasadından sonra, bitki kalıntıları temizlenmeli veya uygun alet ekipmanla parçalanmalı, bundan sonra döner kulaklı pullukla derin sürüm yapılıp, toprağa karıştırılmalıdır. Daha sonra diskharrow ve tırmık çekilerek keseklerin kırılması sağlanır. Kesekler kırıldıktan sonra orta ağırlıkta bir tapan çekilerek, tohum yatağı hazırlanır.
3.4 Ekim:
Ekim mibzerle yapılmalıdır. Ekim derinliği, çimlenme için yeter nemi ve havalanmayı sağlayacak düzeyde ayarlanır. Genellikle kışlıklarda ekim derinliği 4 - 6 cm, yazlık ekimlerde 3 - 4 cm olmalı ve m2' ye kışlık ekimlerde 300 - 350 tane, yazlık ekimlerde 350 - 400 tane tohum düşecek şekilde hesaplanmalıdır. Bu ise kuru koşullarda 14 - 16 kg/da, sulu koşullarda ise 12 - 14 kg/da arasında değişebilir (Tohumun 1000 dane ağırlığına göre). Ekim kardeşlenmenin yüksek olduğu taban ve sulu arazilerde daha seyrek yapılabilir.
3.5 Gübreleme:
Arpa gübreleme genelde buğday gibidir. Kuru koşullarda 5 - 6 kg/da N, 7 - 9 kg/da P2O5, sulu koşullarda ise 12 - 14 kg/da N, 10 - 12 kg/da P2O5, karşılığı azotlu ve fosforlu gübre uygulanmalıdır. Fosforlu gübrenin tamamı ekim esnasında mibzerle banta, azotlu gübrenin yarısı ekimde, yarısı da kardeşlenme başlangıcında toprak yüzüne serpilmek suretiyle verilmelidir.
3.6 Sulama:
Arpanın su ihtiyacı buğday kadar olmamakla beraber, bol verim ve kaliteli ürün için yeterli miktarda da toprak emine ihtiyaç vardır. Arpada sulama yapılacaksa birinci su sapa kalkma ikinci su süt olumu devresinde olmak üzere iki su verilir. Tek su verilecek ise süt olum devresinde tatbik edilmelidir. Sulamada tatbik edilecek husus bitkinin gelişme devresinde, yağışların yeterli olmadığı dönemlerde arpanın toprakta ihtiyacı olan suyun, sulama suyu ile karşılanmasıdır.
3.7 Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi:
3.7.1 Hastalıkları;
Arpa Kapalı Rastığı: Mantari bir hastalıktır. Buğday sürmesine benzer. Hasta bitkinin daneleri katı ve siyah rastık parçaları olur. Ekimden önce tohumlar civalı ilaçlarla ilaçlanmalıdır.
Arpa Açık Rastığı: Mantari bir hastalıktır. Hasta bitkinin başakları siyah bir toz kitlesi durumundadır. İlaçlı mücadelesi yoktur. Dayanıklı çeşitler ekilmeli ve ekim nöbeti uygulanmalıdır.
3.7.2 Zararlıları;
Yabancı Otlar: Buğdayda zararlı olan yabancı otlar, arpada da verim düşüklüğüne sebep olur. Yabancı otlarların 3 - 5 yapraklı olduğu devrede yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.
3.8 Hasat, Harman ve Depolanması:
Arpada hasadı geciktirmek hem verimi arttırır, hem de su oranının düşmesini sağlar. İyice kurumadan hasat edilmiş arpa ürününde kavuzlar kolayca renk atar, kalite düşer. Hasat tırpan veya orakla yapılıyorsa, kırılmasını önlemek için, hasada sabahın erken saatlerinde çiğli havada girilmelidir.En iyi hasat biçerdöverle yapılanıdır. Bu taktirde tam olumu fazla geciktirmemelidir. Biçerdöverle hasatta özellikle biralık arpalarda danenin kırılmaması için, biçerdöver ayarı önem kazanmaktadır. Arpanın depolanmasında ambar olarak kullanılacak bina rutubet almayan kuru, havadar ve aydınlık bir yer olmalıdır. Depoya getirilen arpanın su oranının %12 - 14 altında olması gerekmektedir. Deponun ısısı ise +4ºC civarında olmalıdır. Ambara konulacak arpa içerisinde, kızışmaya sebep olmaması için yabancı tohum bulunmamalıdır.

kaynak:gap.gov.tr

NAR YETİŞTİRİCİLİĞİ

1. GİRİŞ
Nar çok yıllık, çalı formunda, çok kuvvetli bir kök sistemine sahip, çok gövdeli, çok sık dallı, erkek-dişi ve erdişi çiçekler bulunan, meyvesi iri, küresel, üstten hafif basık olan bir ılıman iklim bitkisidir. Nar, C vitamini, demir ve potasyum yönünden zengin sayılır. Tatlı, mayhoş, ekşi gibi çeşitlere göre değişen tat ve renk durumu görülür.
Nar, ülkemizin ve diğer ülkelerde çok eski zamanlardan beri tanınmasına rağmen son zamanlarda yetiştirme tekniği depolama ve taşıma alanlarında yapılan çalışmalar sonucu fazla tanınan, üretimi, tüketimi ve ticareti artan bir meyve durumuna gelmiştir.
Nar bitkisinin oldukça geniş bir adaptasyon kabiliyeti vardır. Genelde, tropik ve suptropik iklim bitkisi olmasına rağmen, -10 oC'ye kadar ki düşük sıcaklıklara dayanabilmektedir. Türkiye meyveciliğinde ve dış ticaretinde önemli yeri olan nar, çeşitli iklim ve toprak koşullarında yetişebilen, bakımı kolay, iç ve dış pazarlarda iyi fiyat bulan, uzun süre ağaçta kalabilen ve depoda muhafaza edilebilen bir meyve türüdür.
Ülkemizin bir bölümü narın anavatanı içinde bulunmakta ve üretimi yapılmaktadır. Özellikle GAP Projesinin sona ermesiyle ve sulama imkanlarının artmasıyla bölgemizde daha büyük kapasite oluşacaktır. Türkiye ortalaması olarak ağaç başına verim yaklaşık 23 kg'dır.
2. İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ
2.1 İklim İsteği
Nar, genel olarak sıcak, kurak ve uzun bir yaz periyodu, ılık ve yağışlı bir kış, nar yetiştiriciliği için uygundur. Bu nedenle geniş bir adaptasyon yeteneğine sahiptir.Narın çiçeklenmesi için oldukça yüksek sıcaklık toplamına ihtiyaç vardır. Sıcaklık toplamı yetersiz olduğunda ticari meyve alınamamaktadır.Narlar, ılıman iklim bölgelerinde -10 oC'ye kadar dayanabilmekte ve geç çiçek açtıklarından ilkbahar donlarından zarar görmezler. Ancak geç olgunlaşan çeşitlerde sonbahar erken donlarından etkilenebilmektedir.
Nar yetiştiriciliğinde yıllık ortalama 500 mm lik yağış yeterli olmakla beraber bu yağışların ve ilkbaharda düşmesi istenmektedir. Bu bakımdan da bölgemiz için iklim bakımından önerilebilecek bir meyvedir. Çünkü yaz yağışları meyve kalitesini bozmakta, olgunluğa yakın dönemde yağan yağmurlar meyve kabuğunu çatlatmakta olup, bu zamanda sulamada kesilmelidir. Meyve oluşumu döneminde kuru hava koşulları en kaliteli meyvenin oluşmasını sağlayarak pazar değerini arttırmaktadır. Nar bir güneş bitkisidir, bahçe tesisinde ve yeterli ışıklanma koşullarına dikkat edilmelidir.
2.2 Toprak İsteği
Nar toprak yönünden pek seçici değildir. Özellikle silisli, çakıllı, kumlu, kireçli, killi ve ağır killi gibi çeşitli toprak tiplerinde nar yetiştiricili yapılabilmektedir. Alkali ve asit topraklarda yetişir. Tuzluluğa orta derecede dayanıklıdır. Bazı meyvelerin aksine aşırı toprak nemine dayandığı bulunmuştur. Narda optimal gelişme, kuru ve sıcak hava koşullarına karşılık derin geçirgen nemli ve serin topraklarda görülmektedir.
3. YETİŞTİRME TEKNİĞİ
3.1 Çeşit
Nar yetiştiriciliğinde, çeşit seçimi çok önemlidir.Çeşitlerin o bölgeye adapte olmuş o yörenin iklimine, hastalıklara dayanıklı, verimi iyi, meyveleri insanların göz zevkine ve damak tadına uygun ve taşımaya dayanıklı olmalıdır.Çeşit seçiminde ticari amacına göre sofralık yada endüstri çeşitlerinin yetiştirilmesine karar verilmelidir.Ayrıca, bu çeşitlerin meyvelerinde irilik, kabuk rengi ve kalınlığı, dane rengi, yumuşak çekirdeklilik, sululuk gibi özellikleri ihtiyaca cevap verebilmelidir. Yurt içinde sevilen nar çeşitleri hafif mayhoş veya tatlı çekirdeksiz ve iri meyveli olanlardır. Avrupa ya ihracat için özellikle kabuk ve dane rengi kırmızı ve mayhoş çeşitler seçilmelidir. Arap ülkelerine ihracat için ise tatlı narlar tercih edilmelidir. Ayrıca nar suyu veya nar ekşisi elde etmek için yine kırmızı daneli ve ekşi mayhoş narlar seçilir.
GAP/BKİB'nın Şanlıurfa Koruklu Tarımsal Araştırma İstasyonunda yaptırmış olduğu denemeler sonucunda Bölge koşullarına uygun en verimli çeşitler; 0l N 03 Fellahyemez II (51.5 kg/ağaç), 2/3 Japon narı (40.4 kg/ağaç), 33 N 26 Çekirdeksiz VI (37.0 kg/ağaç), 26/3 Çekirdeksiz (36.7 kg/ağaç), 33 N 24 Bey narı (30 kg/ağaç)‚ Suruç (29.8 kg/ağaç ) ve 07 N 08 Hicaz narı (28.1 kg/ağaç) olarak belirlenmiştir.
Şanlıurfa Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsünün yapmış olduğu çalışmalarda da 07 N 08 (Hicaz nar, Antalya), 07 N l4 (Mayhoş IV, Alanya), 33 N l6 (Silifke aşısı, Silifke), 33 N 24 gibi seleksiyon çeşitlerinde Bölge için ümit var bulunmuştur.
Ayrıca, bölgemizde yetişen yerli çeşitlerimizde mevcuttur. Bunlardan Nizip narı iri, tatlı ve kırmızı renkli olup ihraç çeşidimizdir.
3.2 Bahçe Tesisi
Bahçe yerinin tespiti, toprağın nar yetiştiriciliğine uygunluğuna bakıldıktan sonra tesviyesi yapılmalı. Esas olarak toprak hazırlığı, yaz aylarında pulluk tabanını kırmak için dipkazan çekilir.
Sonra pullukla derin sürüm yapılır. Sonbaharda 40-60 cm derinlik ve çapta dikim çukurları açılır.Üst toprağa yanmış çiftlik gübresi karıştırılarak çukurlar bu karışımla doldurulur, yabancı otlar temizlenir. Toprak dikime hazırlanır.Narlarda dikim aralıkları 2 m ile 6 m arasında değişmektedir. Ama kapama nar bahçelerinde en yaygın olarak kullanılan dikim aralıkları 2.5 x 4 veya 3 x 4 m dir. Sıralar genellikle kuzey -güney doğrultusunda olmalıdır. Böylece bahçenin havalanma ve güneşlenmesi daha iyi olacaktır. Nar bahçesi, doğrudan çelikle yada köklü fidanlarla kurulabilir. Ancak, çeliklerin doğrudan bahçeye dikilmesi çeşitli bakım güçlükleri ve verim kayıplarına yol açacağından nar çeliklerinin bir fidanlık parselinde köklendirilip bir yıl süreyle burada bakımları sağlandıktan sonra boylama yapılarak bahçeye dikilmeleri daha uygun olur.Nar fidanları sonbaharda yaprak dökümünden başlayarak kış ayları boyunca ve erken ilkbaharda dikilebilir. Kışları çok soğuk geçmeyen bölgelerde sonbahar dikimi daha yararlıdır. Dikim yapılırken fidanın çelik kısmında tırnak kalmışsa kesilir. Zayıf sürgünler alınır, çok uzun kökler kısaltılır. Sürgünün 50-60 cm den tepesi alınır. Sürgün bu kadar boy almamış, zayıf gelişmişse dikimden hemen sonra 2-3 göz üzerinden kesilerek gelecek yıl için kuvvetli sürgün oluşumu sağlanır. Sonra daha önce toprak - gübre karışımı doldurulmuş çukurdan fidanın çelik kısmının tamamı toprak içinde kalacak kadar karışım alınır. Fidan buraya yerleştirilerek tekrar aynı toprak gübre karışımı doldurulur. Fidan diplerindeki toprak ayakla iyice bastırılır. Can suyu vermek üzere etrafına küçük bir çanak yapılır. Çok rüzgarlı bölgelerde karşılıklı iki herek çapraz olarak fidana yaklaştırılarak bağlanır. İyi bir nar fidanında kök sistemi kuvvetli teşkil etmiş olmalıdır.Son olarak hazırlanan çanaklara en az yirmişer lt. can suyu verilerek dikim tamamlanır, toprak ıslak ve hava yağmurlu da olsa bu can suyu verilmelidir.
3.3 Gübreleme
Narların gübrelenmesi konusunda yapılan araştırmada, organik gübrelerin gelişme, verim ve kaliteye çok önemli etkisi bulunmuştur. Narlara verilecek çiftlik gübresi iyi yanmış olmalı ve dekara 2-3 ton sonbahar-kış aylarında bütün bahçeye kaplayacak şekilde verilmeli ve çapa ile toprağa karıştırılmalıdır. Nar için yeşil gübreleme yapılması da yararlı sonuçlar verir. Bunun için bakla, fiğ gibi bitkiler nar bahçesinin tamamına ekilir. Ekimi yapılan bitkilerin çiçeklenme dönemlerinde bahçe sürülerek toprağa karışımı sağlanır. Bu bitkilerin toprağı azotça zenginleştirmesi bakımından da yararları vardır.Azot nar için oldukça önemlidir. Sürgün gelişimi ve meyve büyümesi için azotlu gübre kullanımı şarttır. İlk yıllarda ağaç başına 50 - l00 gr saf azot (amonyum sülfat) olarak (250 - 500 gr) verilmesi yararlı sonuçlar vermektedir.Tam verime geçtikten sonra bu miktar ağaç başına 200 - 300 gr (amonyum sülfat) olarak, (l - l,5 kg) çıkarılmalıdır.Azotlu gübreler erken ilkbahar ve yaz aylarında olmak üzere 2 defa verilir. Yukarıda belirtilen miktarın 2/3 ü mart ayında l/3 ü ise haziran-temmuz aylarında verilmelidir. Gübrelemeden sonra ağaç hemen sulanmalı, sulamayacaksa çapa ile toprağa karıştırılmalıdır.
Fosforlu gübreler ise narın çiçeklenme, meyve tutumu ve kök gelişmesiyle ilgilidir. Narların fosfor ihtiyacı tam verim çağında l00-200 gr saf fosfor (trible süper fosfat) olarak yaklaşık (250 - 500 gr) olarak belirlenmiştir. Fosforlu gübreler kış aylarında dal uçlarının ulaştığı bölgelerde 20 - 30 cm derinlikte ağaç çevresinde açılan 4 - 6 adet çukura verilerek üzeri kapatılır.Organik gübrelerde olduğu gibi ticari gübrelerin uygulanmasında da toprağın fiziksel ve kimyasal yapısı ağacın durumu iyi gözlenmeli, toprak ve yaprak analizi yaptırdıktan sonra gübre uygulamasının yapılması en ideal durumdur.
3.4 Sulama
Nar genelde nemli ve serin toprak şartları istemektedir. Bu nedenle yağışların yeterli olmadığı her dönemde narlarda sulama şarttır. Sulamanın az ve sık sık yapılması uygundur. Genel olarak şubat - mart aylarında odun gözlerinin sürmesinden eylül - ekim aylarında meyve oluşumuna kadar sürekli olarak toprak nemi sağlamak gerekmektedir.Özellikle odun gözlerinin sürmesi çiçek tomurcuklarının görülmesi tohum bağlaması, meyve gelişimi olmak üzere 3 dönemde yeterli toprak nemi mutlaka sağlanmalıdır. Bahçenin toprak yapısına göre belirli sulama aralığı (7-10 gün) belirlenip bu aralıklarda sulama yapılmalı ancak, yaz aylarında sulama sıklığı ve miktarı artırılabilir. Meyvelerin son olgunlaşma döneminde hasattan 10-15 gün önce sulamaya son verilmeli aksi halde narlarda büyük sorun olan kabuk çatlamalarını görürüz. Nar bahçeleri genel olarak çanak usulü sulanır. Mümkün ise modern sulama sistemlerinden olan damla sulama, alttan sulama, sızdırma usulü sulama sistemleri uygulanmalıdır. Bu sistemlerin ilk yatırım giderleri fazladır. Uzun müddet de işçiliksiz ekonomik az su kullanımı gibi büyük faydalar sağlamaktadır.
3.5 Bakım
3.5.1 Toprak İşleme:Genç nar bahçelerinde ilk yıllar derin toprak işleme aletleriyle iki yönlü sürüm yapılır. Daha sonraki yıllarda iş genişliği az dar olan bahçe traktörleriyle ve diskli tırmık rotovatör, kazayağı gibi toprağı yüzlek işleyen aletlerle sürüm yapılabilir. Ağaç dipleri gerekirse el aletleriyle çapalanabilir. Yabani ot kontrolünde istenirse ot öldürücü ilaçlarda kullanılabilir.
3.5.2 Budama:Şekil budaması; ilk 2-3 yıl içinde ağaçlar verime yatmadan yapılır. Dikimden sonra dipten çıkan kuvvetli 3-4 sürgün ana gövde olarak seçilir ve tepeleri 50-60 cm kesilerek alçak taçlanmaları sağlanır. Ana gövdelerden çıkan birinci ve ikinci dallarda da 2.-3. yıllarda tepe alma yapılarak taç teşkili tamamlanır.
Verim Budaması; Narlar genel olarak 2. ve 3. yıllardan itibaren meyve vermektedirler. Narlar verime yattıktan sonra meyve verecek dallarda uç alma yapılmamalıdır. Bu dönemde seçilen 3, 4 gövde dışında çıkan dip sürgünlerin sürekli olarak temizlenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca taç kısmında görülen obur dallar dipten kesilmeli taç teşkili için gerekirse uç alınarak dallanması sağlanır. Sık taç meydana gelmiş ise güneşlenme ve havalanmayı sağlamak için genel bir seyreltme yapılmalıdır. Bu işlem yapılırken zayıf, kurumuş, hastalıklı dallar öncelikle seçilmelidir. Geliştirme Budaması; Narlar çeşitli şartlara göre değişmek üzere ortalama 20 - 30 yaşlarında verimden düşerler. Ancak kök boğazından yeni çıkan sürgünlerle nar l00 yılı aşkın bir süre verimliliğini sürdürebilir. Bu durumda yaşlı gövdeler dipten kesilerek yeni sürgünlerin oluşumu teşvik edilir. Bu sürgünlerle aynı yollarla yeni gövdeler teşkil edilerek ağaç gençleştirilir. İstenirse gençleştirme işlemi her yıl her ağaçtan l-2 gövde kesilerek kademeli olarak yapılır. Böylece bahçeden kesintisiz olarak ürün alınmasına devam edilebilir.
3.6 Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi
Narlarda görülen en önemli hastalık bazı mantarların meyvelerde çürümelere yol açmasıdır. Buda bazı klasik kültürel işlemler ile hastalıklar önemli ölçüde önlenmektedir.Gerektiğinde olgunluğa yakın bir dönemde yapılan fungusit uygulaması depolanacak meyvelerin uzun süre çürümelerini önlemektedir. Narların en önemli zararlıları sıçanlar olup, özellikle tatlı narlarda ve olgunluğa yakın dönemlerde zarar vermektedirler. Diğer zararlılarda yaprak bitleri, nar beyaz sineği, unlu bit, kabuklu bitler, kırmızı örümcekler, Akdeniz meyve sineği, nar içi kurdu, toprak altı zararlıları gibi genel zararlılarda narlarda etkili olmaktadır
3.7 Hasat Ambalajlama ve Depolanması
3.7.1 Hasat
Nar hasatı, çeşitlere ve bölgelere göre değişmekle birlikte genellikle ağustos sonunda başlar kasım ortalarına kadar devam eder. Nar uzun çiçeklenme dönemi nedeniyle olgunlaşması farklı zamanlarda olur. Bu yüzden nar hasadının 2-3 defada yapılması gerekir. Hasat sonbahar erken donlarından ve yağışlardan önce bitirilmeli ve meyveler üzerinde 1-2 mm uzunluğunda sap kalacak şekilde makasla yapılmalıdır. Özellikle hasat esnasında meyveleri yere düşürmekten ve darbelerden korunması meyve çürümesini önleyeceğinden dolayı kaliteyi arttırır. Ayrıca kasalara iki sıradan fazla meyve dizilmemelidir.
3.7.2 Ambalajlama
Narların ambalajlanması pazarlama açısından oldukça önemlidir. Meyvelerin seçimi, boylanması ve paketlenmesi pazar açısından özellikle ihracatta önem arz etmektedir. Narların seçme ve boylamasının elle yapılması daha uygun olup meyveler birbirine değmeyecek şekilde paketlenmesine dikkat etmek gerekmektedir.
3.7.3 Depolama
Narlar meyve kabuğunun özel yapısı dolayısıyla çeşitli koşullarda 4 - 6 ay süreyle depolanabilmektedir.Narlar depolanmaya çok uygun olduğundan ve kışın fiyatının 2-3 kat arttığından oldukça karlı, iyi bir yatırımdır.Narların depolanmasında en emin ve en az kayıpla ulaşılacak başarı ek masraflara rağmen modern soğuk hava depolarıdır. Sıcaklık ve nisbi nemi ayarlanabilen bu depolarda 1-2 o C'de %85-90 nisbi nemle meyveler muhafaza edilebilirler.

Kaynak:gap.gov.tr